Yaşamakta olduğumuz felaket, sosyal medyada bir yandan karikatürize ediliyor, diğer yandan da akıl verenden geçilmiyor.

Bilimsel açıklamaların paylaşılarak insanların bilgilendirilmeye çalışılması güzel elbette. Fazlaca tekrar olsa da, bu noktada şikayetçi olacak halimiz yok.

*

Bir de “komplo teorisi” üretenler var ki, insanın aklı karışıyor.

Yüzyılın felaketi nasıl ve kimler tarafından başlatıldı?

Virüsün oluşumu doğal mı, yoksa insan eliyle tezgâhlanmış “insanlık dışı” bir komplo ile mi karşı karşıyayız?

Bu konudaki yorumları izleyince, emin olun neye inanacağınızı şaşırıyorsunuz.

Onun için, somut gerçekler üzerinde düşünüp değerlendirme yapmak, yapılabilecekler üzerine kafa yormak daha doğru gibi geliyor.

*

Koronavirüs testi uygulanıp “pozitif” çıkanların da, kaybettiğimiz insanlarımızın da sayıları günden güne artıyor. Hatta uzmanlar, önümüzdeki iki haftayı, “çok kritik” olarak niteliyorlar.

Önümüzde İtalya ve İspanya örnekleri duruyor ki, endişeyle ürperiyoruz.

Yine uzmanların yorumlarına göre, Almanya, Japonya, Güney Kore gibi toplumsal disiplini sağlam ülkeler, salgını kontrol altına almada daha başarılı oluyorlar. Akdeniz’in sıcak kanlı insanları ise, maalesef fazla disipline gelmiyor.

*

Yetkililerin de açıkladıkları gibi, ülkemizde hayatın normal akışına ayak uyduranların oranı yüzde 20’lere kadar düşmüş durumda. İnsanların yüzde 80’i kabuğuna çekildi.

Bizim gibi kamu görevi yapanlar ya da çalışmak zorunda olanlar elbette sınırlı olarak dışarıdalar. İşe gidip-gelme dışında fazlaca dışarıda kalmamaya özen gösteriyorlar.

Ama, ne kadar çaba harcanırsa harcansın, “risk” her zaman söz konusu. Çünkü, bu kadar bulaşıcı ve hızlı yayılan bir virüsün şimdiye kadar görülmediği söyleniyor.

Onun için, zorunlu olmadıkça hiç kimsenin evinden çıkmaması gerekiyor.

*

Toplum kendi kendisini disipline etmeyi başarabilirse, genel bir sokağa çıkma yasağı gerekmeyebilir. Aksi halde, salgının seyrine göre bu da gündeme gelebilir.

Hepimiz için sancılı hayat , en azından önümüzdeki iki ay daha devam edecek gibi görünüyor. Temennimiz daha da uzamaması…Zira, süre uzadıkça ekonomik durum da, toparlanamaz hale gelebilir.

Ama şimdilik, zorunlu değilseniz lütfen evinizde kalın.

Her şeyin telafisi mümkün oluyor da, sağlığınızı kaybettiğinizde geri kazanmanız kolay olmuyor.

Evde kalın, sağlıklı kalın.