Her şeyi bitirdik bir yalan gibi,

Biz aşkı yarına götüremedik.

Ne günler yaşadık bir roman gibi,

Ne yazık sonunu getiremedik,

Bu aşkı yarına götüremedik…

*

Normalde bir sevgiliye edilen sitemi, olumsuzlukla sonuçlanan bir yaşanmışlığın çıkarılan bir özetini anlatan bu şarkı sözlerini okurken, günümüzde insanlığın geldiği nokta gözümün önünden film şeridi gibi akıverdi nedense.

Düşündüm, evet aslında her şeyi nasıl da bitirdik, nasıl da tükettik gerçekten,

Neleri nasıl da berbat edip, içinden çıkılmaz, yüzüne bakılmaz hale getirdik, saymakla bitmez. Neyi tutmak istesek tutacak hali, neye bakmak istesek bakılacak yanı kalmamış olması ne acı bir şey!

Birkaç gün önce 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ydü, hepsine kutlu olsun.

Kadınlarımız…

Evet baş tacı yapmamız gereken, ama maalesef insanlık dışı muamelelerle karşılaşmadıkları günün geçmediği…Neredeyse her gün değişik yerlerde; köyde, kasabada, şehirde, acı, iğrenç, insanlığa yakışmayacak olaylara maruz bırakılan, taciz, tecavüz, aşağılanma veya cinayet gibi utanılası haberlere malzeme edilen, konu olan kadınlarımız….

Hepimiz için, cefakar anne, karındaş, kardeş, can yarısı evlat, yoldaş, eş, can hala, canım teyze, emektar yenge, sırdaş, yaren arkadaş, vefalı dost, uğruna şiirler, şarkılar yazılan sevgiliyi temsil eden varlıklardan bahsediyorum…

Evet, bunların hepsi, evet yani kadın. Yani kıymetlilerimiz, ya da kıymetli olması gerekenlerimiz.

Peki öyleler mi, yani gerçekten bizim için bu kadar değerliler mi ? Ya da bizim için gözümüzde, gönlümüzde olması gereken yerdeler mi ?

Kısmen evet, ama maalesef çoğu zaman da “hayır”, değiller.

Şöyle ki: evet değerliler, ama yakınımızdalarken, ya da “bizden” gördüğümüz zamanlardayken, yani annemizken, kardeşimizken, evladımız, eşimiz, sevgilimiz arkadaşımızken evet…

Ya başkalarıyken, bizim yakınımız, ya da yakınımızda değillerken?

Yani artık eşimiz, yani başkalarının annesi, evladı, halası,teyzesi, sevgilisi, dostu iken ? Evet o zaman niye değersiz oluyor, niye aynı hassasiyet ve bakış açısıyla yaklaşmıyoruz?

Niye zulüm etmek, şiddet, taciz, tecavüz, cinayet aklımıza gelebiliyor, hatta bunu neden yapabiliyoruz peki?

El olunca her şey reva görülebiliyor, ama bizim, yani kendimizden olunca ahlak,vicdan, merhamet, ayıp, günah adalet hiç aklımızdan çıkmıyor ne hikmetse,

İşte bitirdiklerimizden bazı örneklerdi bu sıraladıklarım, özetle, vicdanı, adaleti, merhameti, saygıyı, naifliği, yani insanlığımızı bitirdik.

Mübarek Üç Aylar’ı yaşıyoruz. Daha birkaç gün önce mübarek Miraç Kandili’ni idrak ettik.

Bu tarz günler bize, genelde yüce Allah’ın emrettiği gibi yaradılanın en şereflisi olmayı, özümüze dönmeyi, kalbimizin hassasiyetini, ilahi adaleti, paylaşma duygularını hatırlatmak açısından çok önem arzeder, etmeli de.

Hatta bunu fırsat bilip, aslında var gibi görünen ama bana göre iyice azalıp bitmeye yüz tutmuş olan “iman”ımızı da tazelememiz, titreyip kendimize gelmemiz gerekir.

Şimdi burayı okuyunca bana kızıp, laf eden, eleştirenleri duyar gibiyim, hayır hiç önemi yok aynen dediklerimi tekrar ediyorum, çünkü:

İman-ihlas sahibi, içinde Allah korkusu ve Allah sevgisi olan hiç kimse, yaradılan hiçbir canlıya, insana, hayvana, çiçeğe, kıyamaz, kıymaz, kimsenin hakkını yemez, malını çalmaz, adil olur, merhametli olur, tanıdığı ya da tanımadığı herkese eşit davranır, çünkü onu yaratanı bilir ve onu yaratana saygı ve sevgisinden dokunurken bile hassasiyet içersinde, zerafet içersinde olur, kalbi titrer.

İşte imanın güzelliği buradadır, önemi bundandır. İman demek sevgi demektir, sevgi de asla içerisinde kötülüğü barındırmaz.

Ne buyuruyordu Yüce Yaradan: İman etmedikçe Cennete giremezsiniz, bir birinizi sevmedikçe de tam iman etmiş sayılmazsınız.

Demek ki biz imanı bitirdik, dolayısıyla da içerisinde barındırdığı tüm güzellikleri…

Bundandır nefretlerimiz, kinimiz, kıskançlığımız, çirkinliğimiz, bundandır insana, hayvanlara kıymalarımız, çiçekleri sulamak yeşertmek yerine, koparıp, kurutmak, üzerine basmalarımız bundandır.

Kısaca güzel olan ne varsa bitirdik,

Yani her şeyi bitirdik.