Kader: Tedbirin bittiği yerde başlar.
Mustafa Nuri Somavî Ks. 7 Ekim 1978

Türkiye’nin yüreği yanıyor. “Hepimizin başı sağ olsun.”
Yüreğimiz yandı. Ölen kardeşlerimize Allah'tan rahmet ve sağ kalan yakınlarına sabır ve selamet diliyorum.
Dostlar; kader; taşın sert olduğu, ateşin yaktığı, selin boğduğu, karın dondurduğu, kurşunun öldürdüğü, bıçağın keskin olduğu, fırtınanın yıktığı gerçeğidir. Bu değişmez kadere karşı Allah bize “AKIL” vermiştir. Akıl vermiştir ki, bunlara karşı gerekli tedbiri alalım, özellikleri değiştirilemez bu maddî şeylerin bize vereceği zararı önleyelim.
Kader değişmez derken halkın ve âlim geçinenlerin kavrayamadığı şey burası. Evet “Kaderi değiştiremeyiz” demek taş, taş olma özelliğini, suyun su olma, fırtınanın, fırtına olma, ateşin ateş olma özelliklerini veya yer çekiminin şiddetini değiştiremeyiz. Tamam burası doğru. Ama bunların etkisini, tesirini değiştirebiliriz. Bunu nasıl yaparız? Aklımızı kullanarak alacağımız tedbirlerle.
Kimsenin kafasına atmazsan, taş kimseyi öldürmez. Evini sağlam yaparsan fırtına veya deprem evini yıkamaz. Paraşüt kullanırsan yer çekimi seni öldürmez. Trafik kurallarına uyarsan hiçbir zaman kaza olmaz.
Bir misal vermek isterim.
Bir duvar zamanla yıpranmış ve yıkılacak duruma gelmişse bu kaderdir. Bunun kuvvetli rüzgârda yıkılacağı ilimdir. Akıl sahibi bunun yıkılacağını bilir ve düşünebilir. Bundan sonra akıllı insan gereken tedbiri alır. Böylece olacak bir kazayı önlemiş olur.
Keza, bir kiremit zamanla, yağmur ve yaşla yerinden oynayıp çatının ucuna gelmişse; bu bir kaderdir. Bunun bir rüzgârda aşağıya düşebileceği mâlûmdur, malum da bilgi yani ilim vardır. İlim akıl ile beslenir. Akıllı olan kişi de mâlum olan bu bilginin gereğini yaparak kiremit düşmeden alınması gereken tedbiri alır. Böylece bir kaza akıl ile tedbir ile önlenmiş olur.
“Kaza ve kader” üzerine sayfalarca, ciltlerce kitap yazmanın hiçbir gereği yoktur.
C. Allah gizli saklı hiçbir şey yapmıyor. Her şey ortada. Kur’an’ı Kerim’de 180-200 yerde mealen yazıyorum; “Beyinsizlerin inandığı gibi inanmayın”-“Ey Âdemoğlu aklını kullan- Biz sana bunları düşünesin diye söylüyoruz- Düşünenler için bunda çok hikmetler vardır” gibi ayetler ile C.Allah hep bizi uyarıyor. Aklımızı kullanmamızı istiyor.
*
Bir çatıda bir kiremit fırtına ve zaman etkisiyle yerinden oynamış rüzgârda düşecek konuma gelmişse bu kaderdir. Bunu görüp de düzeltmeyen veya gördüğü halde altından çekilmeyen kişi, kiremit başına düşüp ölse buna kader diyemez. Allah'tan oldu diyemez. Burada gizli inkâr; aşikâr akılsızlık vardır.
Evet, kimse gocunmasın bilip de tedbir almamak dolaylı olarak Allah' ı inkârdır. Daha açık ve kaba söyleyelim, aptallıktır. Bile bile ölmektir. Allah’ın aptallarla işi olmaz.
C. Allah kimseye aptal,aptal ölsünler diye kader mader yazmıyor. Allah defalarca akıllı ol diyor, Hz. Peygamber önce deveni sağlam kazığa bağla sonra namaza gel diyor.
Hiçbir yerde C.Allah “Ey kulum, sen rahatına bak, her işini bana bırak, tedbiri terk et ben seni korurum” falan demiyor.
Şu acılı günümüzde daha fazla yazmayalım. Devamını bir kaç gün sonra yazacağım. Konuyu ilan edebilirim. “Çorum’da inşaatlar ve yangın merdivenleri.”
Kimse cehaletini, akılsızlığını, tedbirsizliğini KADER diye C. Allah’a havale etmesin. Çünkü “Allah’tan oldu” deyip kabulleniyoruz. Tedbir almayı ihmal ediyoruz.
Tekrar hepimizin başı sağ olsun.
Allah hepimize, şartların müsait olduğu oranda, olması gereken her türlü tedbiri alma aklı versin. Kadere uyma aklı versin. Kazalar azalsın vesselam, gerisi boş kelam.