Yüce Allah, sivrisineği, karasineği, örümceği bile üstün körü görüp geçmememiz için onlardan bize çarpıcı örnekler sunmuştur.

“Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. “(2/26)

“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de! “  (22/73)

“Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar?”  (74/49-51)

“Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi! “ (29/41)

“Eşeğine de bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi. “ (2/259)

“Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler. “ (7/176)

“Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir.”  (62/5)

Evet, Allah'ın Rahman sıfatıyla bize vermesi, lütfetmesi gibi bizim de ihsan gözüyle bakmamız lazım verilenlere.Her bir hayvan türünde sayısız ayet vardır, Yüce Yaratıcı’nın varlığını ve erişilmez kudretini haykıran. Her hayvanı bu gözle görmeli, izlemeli ve incelemeli  ve  onlardaki güzelliklerden  ibret  almalıyız.Özgür iradeye sahip,kendini müdafaa  etmeye  muktedir bir  varlık  olan İNSANa  zulmü  yasaklayan Hazreti Allah,halini arzdan aciz, savunmasız hayvanlara eziyete razı olur mu?...

Bize, hayvan denilmesine kızarız, ama çoğu zaman hayvanlardan daha aşağılık işler yaparız. 

Ey basiret sahipleri, ibret alınız !

Peygamber Efendimizin Hayvanlara Yaklaşımı ve Merhameti

Kur'an'ın konuya verdiği öneme paralel olarak; sadece müminlere, sadece insanlara değil bütün kainata ve bütün canlılara  yani ALEMLERE  rahmet  olarak  gönderilen ve Kur’an’ın Rahman ve Rahim  mazharı, rahmet ve şefkat  peygamberi olarak takdim  ettiği Peygamberimiz, Allah’ın  ahlakıyla  ahlaklanmış  bir  şahsiyet  olarak ta, sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli ve şefkatli olunmasını istemiş, hayvanlara  kötü davranmanın, eziyet etmenin, onları aşağılamanın, insanı cehenneme götüreceğini önemle belirtmiş; insana hizmet eden ve onu kuşatan  her şeye karşı hürmet ve merhametle yaklaşmak  gerektiği  konusundaki  titizliğini  koyduğu  yasaklar  ve  uygulamalarla  açıkça göstermiştir.

O, “Merhamet edenlere Rahman olan Allah da merhamet eder. Yeryüzünde olanlara da merhametli olun ki, göktekiler (Allah ve melekler) de size rahmet, merhamet etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 58) buyurarak merhamete erişmeyi, tüm yeryüzündeki varlıklara merhamet etmeye endekslemiştir

Bir keçiyi sağan adama uğradığında ona şunları söylemiştir: "Sağdığında yavrusu için de süt bırak

"(Mecmua'z-Zevaid, 8:196) Kendisine, "hayvanlara yapılan iyilik için de mükâfat var mı?" diye soranlara şu cevabı vermiştir: "Evet, her canlıya yapılan iyilik için mükafat vardır

"(Buhari, "Şürb", 9) O, hayvanları bile keserken, bilenmiş bıçakla ve hayvana fazla eziyet çektirilmeden kesilmelerini özellikle emretmiştir

(Müslim, "Sayd"  57)

Bir gün, vücudunda kıpırtılar olan Ebu Hureyre’ye (r.a.) bunun ne olduğunu sorduğunda, kedi yavrularını sevgisinden dolayı ceketinin içinde taşıdığı cevabını alınca ona tebessüm ederek “Bundan sonra senin adın kedilerin babası olsun.” buyurmuşlardır.

Ebu Hüreyre’nin  nakline  göre, Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir adam susuzluğunu gidermek için kuyuya  inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: "Bu köpek de benim gibi susamış" deyip tekrar kuyuya inip, ayakkabısını su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti." Resulullah'ın yanındakilerden bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Yani bize hayvanlar(a yaptığımız iyilikler) için de sevap mı var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Evet! Her canlı için bir sevap vardır." buyurdu. (Muvatta. Sıfatü’n-Nebi, 10 / 1975)

İbnu Ömer’den nakledilene göre: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kadın, eve hapsederek ölümüne sebep olduğu bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı."  (Buhari, Bed'ü'l-Halk 17, Şürb 9, Enbiya 50/ hadis no : 1976 )

Abdullah İbnu Cafer’in  nakline göre: Resulullah (sav)'ın kaza-i hacet yaparken geri tarafından istitar (perdelenme) için en ziyade tercih ettiği sütre, bir bina veya bir hurma kümesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatın bahçesine girdi. Orada bir deve vardı. Deve Resulullah (sav)'ı görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklaştı ve gözyaşlarını sildi. Hayvan sakinleşti. "Bu devenin sahibi kimi" diye sorarak ilgi gösterdi, Ensar'dan bir genç: "O bana aittir ey Allah'ın Resulü!" deyip ortaya çıkınca Hz. Peygamber onu payladı: "Allah'n sana mülk kıldığı bu deve hakkında Allah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana şikayette bulundu. Sen bunu acıktırıyor ve fazla çalıştırarak da yoruyormuşsun." Kaynak: Ebu Davud, Cihad 47, (2549) / Hadis  no : 1978

İslam medeniyetinin özünü ve hayvanlara bakış açısını çok iyi yansıtan bir diğer örneği ise Peygamber Efendimizin yakın arkadaşlarından Abdullah b. Mes'ud'dan öğreniyoruz:

Abdurrahman İbnu Abdullah, babası Abdurrahman (ra)'dan rivayet eder ki şöyle demiştir: "Biz bir seferde Resulullah (sav) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada hummara denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. (Kuş kaçtı) yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resulullah (sav) efendimiz gelince: "Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu izdıraba attı? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü. "Kim yaktı bunu?" diye sordu. "Biz!" dedik. "Ateşle azab vermek sadece ateşin Rabbine hastır" buyurdu." Kaynak: Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb, 176, (5268)

Ebu Hüreyre’nin nakline göre: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı, Allah Teala Hazretleri ona şöyle vahyetti: "Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın."  (Buhari, Cihad 152, Hadis No : 1982)

Peygamber Efendimiz, çalıştırılan hayvanlara, insanlar gibi dinlenme hakkı vermiş ve yolculuk sırasında yapılan dinlenmelerde öncelikle hayvanların ihtiyaç ve istirahatlerinin sağlanması vurgulanmıştır. Sahabeden Enes b. Malik’ten  nakledilen  kıssada: "Biz bir konaklama yerine geldiğimizde hayvanların yüklerini çözüp rahatlatmadan namaza başlamazdık." nakledilmektedir.

Bir  seferinde, koyunu yere yatırıp ayağıyla yüzüne basan ve hayvanın  gözü  önünde  bıçağını  bileyen  sahabiye; “Sen  bu  hayvanı  kaç  defa  öldüreceksin?” diye kızmıştır. ( Hâkim, Müstedrek, IV,257,260/7570)

Mekke’nin  fethi  için Medine’den kalkan on bin kişilik ordusuyla Mekke yakınına gelen Allah Resulü, yeni yavrulamış bir köpeği askerler tarafından ezilmesin diye,ordu geçene kadar başına nöbetçi dikerek koruma altına almıştır.(Vâkıdî,II,804) Tarihte başka hiçbir örneği yoktur bu merhametin !!!

Bütün bu hadisler, İslâmın özünde bulunan  Muhammedi  merhametin açık  beyanlarıdır. Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara  eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak  rast gele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir. Canlı  hayvanların  hedef  taliminde  kullanılmasını  yasaklayan Allah  Resulü  ( Nesâî, “Dahâyâ”, 41), hayvanlara  işaret  koymak amacıyla acı vermeyi de asla tasvip etmemiştir. (Müslim. “Libas”, 107 )

(SÜRECEK)