Goebels’e sormuşlar; “İktidar nedir?” “Düşman yaratmaktır.”

2. Ramses’e sormuşlar, “En büyük Piramit hangisidir?” “Kibrimizdir.”

Platon’a (Eflatun) sormuşlar, “Devlet nasıl yönetilir?” “Ya ilimle, ya da zulümle.”

Orhan Gazi’ye sormuşlar;” En büyük zulüm nedir?” “Geciken adalet.”

Çiçero’ya sormuşlar, “Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı?” “İşi ehline vermedik.”

4. Murat’a sormuşlar, “Yardıma alışana ne olur?” “Emir almaya alışır.”

Gorbaçov’a sormuşlar, “En büyük hatanız neydi?” “Yanlışı hep karşımızda aradık.”

Stalin’e sormuşlar; “En büyük korkunuz nedir?” “Sokakta yalnız başına yürümek.”

Internetten aldığım bu ibret verici tespitleri yapan seçilmiş devlet adamları ve filozoflar yaşanmış deneyimlerinin ışığında bu tarihi sözleri söylemişler.

İktidar sarhoşluğu insanların gözlerini kör eder. Bu yüzden eskiler, “iktidar bozar, mutlak iktidar, mutlaka bozar” demişlerdir.

Kibir, gelişmiş, kemâle ermiş, donanımlı ve aydın insanların tavrı değildir.

Platon, “Devlet” adlı eserinde bundan 2400 sene önce, devlet yöneticilerinin demokrasi ve ilimle devleti yönetmelerini tavsiye etmiştir.

Geciken adalet vatandaşların devlete güvenini sarstığı için devletin çökmesine sebep olur.

Koskoca Roma İmparatorluğu, kralların işi ehliyetli ve liyakatli insanlara teslim etmediği için yıkılmıştır.

İnsanlar muhtaç duruma düştükleri için yardım alır, ardında da emir alırlar.

İktidarlar maalesef, hiçbir zaman eleştiriye tahammül edemezler. Hep övülmek isterler. Herhangi bir yanlışa düştükleri zaman da hatayı başkalarında ararlar.

yalnız başına dolaşabilmek en büyük özgürlük ve mutluluktur.

JAPON BİLİM İNSANI: BATI TÜRKİYE'Yİ SAVAŞMADAN YOK EDİYOR

Türkiye'de bulunduğu sürede araştırmalarda bulunan Japon antropolog Kalyo Yasuo vardığı sonuçları Türk kamuoyuyla paylaştı. Şok etkisi uyandıran raporda Yasuo, ''3 yıldır Türk kültürünü inceliyorum. Bir şey çok korkunç, diğeri çok garip. Korkunç olan Batı bu ülkeyi savaşmadan yok ediyor. Ülkede 3-5 dizi hariç hepsi Türk din ve geleneğine ters. Garip olan ise, herkes bunu biliyor ama yine de izliyor. Anne-baba ise çocuğu ile izliyor. Hayret...” ifadelerini kullandı.

Her türlü ahlaksızlığın işlendiği dizilerin Türk aile yapısını dinamitlediği gerçeği artık iyiden iyiye belirginleşmeye başladı. Batı kültürü altında ezilen Türk kültürü, savaşmadan yok edilmeye hızlı bir şekilde devam ediliyor. Bu yok edilişe ne yetkililer ne de toplum olarak tepki gösteremiyoruz.

Çünkü, o dizileri maalesef, bizler de ağzımız açık bir şekilde izlemeye devam ediyoruz.

BAADDİN FIKRALARI

1-İç İşleri Bakanlığı alarmda, “Pazar günü dışarı çıkmalarına izin verilen 65 yaş üstü hiçbir erkek eve dönmemiş!”

2-19 Mayıs sabahı TRT 1 ekranı; “19 Mayıs Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!”

3-Ufukta Bandırma Vapuru, bordoda19 Mayıs 1919 yazılı not ve yanında Atatürk resmi, denizde “Pencereden baktığınızda güneşi esirgemiyorsa gökyüzü, birileri yaşadığınız günlerin bedelini ödediği içindir.” yazısı tüylerimi diken diken etti.

4-Bugün bir imamla dertleştik. İlk sözü, “Korona bizi de mahvetti. Ölüsüne ayrı okurduk, dirisine ayrı. Mevlidi vardı, hatimi vardı, namazdan sonra toplanan yardımlar vardı. Şimdi çıplak maaşa kaldık.” dedi. Üzüldüm, zor tabii..

5-Televizyon ilk demokratik kültürdür. Herkese hitap eder ve halkın isteklerine göre şekillenen bir kültür. Korkunç olan, halkın istediği şeylerin bunlar olmasıdır.

6-Çocuklarınıza zengin olmayı değil mutlu olmayı öğretin. Böylece hayatları boyunca sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler.

7-Yeryüzünün saklı cennetleri dedikleri yerler aslında saklı falan değil, biz fakir olduğumuz için gidemiyoruz.

8-Caminin önünde abdest alan dayıya “Senin yaptığını kâfirler yapmıyor dayı ” dedim. 10 dakika kovaladı beni. Jeton sonradan düştü!

insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır.

20 Mayıs 2020