Tarih öğretmeniyim ama felsefeyi daha çok seviyorum. Serik lisesinde yaklaşık 3-4 sene tarih dersine ek olarak felsefe, mantık, psikoloji ve sosyoloji okuttum.

Felsefe kökenbilim (etimolojik) olarak, Yunanca "seviyorum", "ardından gidiyorum", "arıyorum" gibi anlamlara gelen “phileo” sözcüğü ve “bilgi", “bilgelik” anlamlarına gelen “sophia” sözcüğünün birleşiminden oluşan bir sözcüktür ve felsefenin sözcük anlamı, “bilgelik sevgisi ”ya da “bilgi sevgisi”dir. Yani felsefe kelime olarak bilgeliğe ve bilgiye değer vermek, onları önemsemek ve hatta en değerli şeyler olarak görmek; bilgiyi aramak, bilgeliğe erişebilme çabası sarf etmek, bilginin sürekli olarak peşinden koşmak anlamlarına gelir. Hayallerimizi süsleyen sevgi, irade, arzu ve duygular ileri görüşlü beynimizin kanatlarıdır. Paylaşacak dostlarınız yoksa, iyi şeylere sahip olmanın da bir zevki yoktur. İnsanlar zamanla birçok şeyi öğrenmişlerdir.

Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi fakat, çok basit bir şeyi öğrenememişlerdir. İnsan gibi yaşamayı,,,

Bu yüzden meşhur filozof Seneca, “Hayat Tanrı’nın armağanıdır ama iyi yaşama felsefenin armağanıdır.” demiş.

Allah yanan bir madde ile (Hidrojen) yakan bir maddenin (Oksijen) birleşmesinden yangını söndüren, hayatın ilk maddesi olan, hayat veren ve hayatın asli unsuru olan suyu yaratmış.

bozarak biraz da felsefe yaparak kafanızı karıştırmak istiyorum.

DİN AĞIR BİR KARMADIR

Din ağır bir karmadır. Zaman yolculuğuna çıkıp 200 yıl ileriye gitsek biz Türklerin uzayda hala kimlik tartışmaları yaptığını görecekmişiz gibi geliyor.

Tanrı “21.y.y. ihtiyaçlarını karşılayacak din budur.” diyorsa ve buna rağmen o din 21.y.y. gerçekleriyle çatışır bir hâle gelmişse gerçek çok açıktır.

Tanrı’nın İslam’dan kastettiği ile biz Müslümanların islamdan anladıkları aynı değildir. Benim aklım, mantığım, sağduyum 700’lü yıllarla 2000’li yılların koşulları arasındaki uçurumu görüyor. Diğer yanda İslamiyet’in kıyamete kadar geçerli olacağı gerçeği vardır. Müslüman olmak buna iman etmek demektir.

Bazı insanlar kadim ve ilâhi sezgisel bir akılla bu ağır karmayı anlamaya çalışır.

Ekonomik sıkıntının yaşandığı ülke bir din devletiyse, algıların dünyasında tüm bu sıkıntıyı yaşatan Tanrı’nın kendisi olur.

Bu yüzden şeriat devletlerinde olumsuz her şeyin faturası Tanrı’ya kesilir.

Laik devletlerde yaşanan eksikler ise tümüyle yöneticilere mal edilir.

Din devletlerinde demokrasi bu yüzden çok zor işler.

Anton Çehov, “Hayat sizi güldürmüyorsa espriyi anlamadınız demektir” diyerek, hayata tutunmanızı ve mutlu olmaya çalışmanızı öneriyor.

BAADDİN FIKRALARI

1-Eğer uzaylılar gerçekten varsa Çorum’dan seslenmek isterim. “Yeriniz varsa yatıya gelelim, dünya çekilmiyor artık.”

2-2.5 milyon GB kapasiteli 100 milyar hücre, 15 milyar nöronla günde 24 saat, haftada 7 gün, yılda 52 hafta çalışır. Ta ki, sahibi bir tarikata girene kadar.

3-“Erkeklerin hepsi odun” diyen kızlar, sabah o kadar makyajı ormana gitmek için mi yapıyorsunuz?

4-Sevgili hanımlar, öyle ekzantrik lensler takıp ortada Sibirya kurdu gibi dolaşmayın. Korkuyoruz, ürküyoruz.

5-Doktora gittim, “ağrı nerde?” dedi. “Doğu Anadolu bölgesinde” dedim. Oksijen tüpüyle kovaladı beni. Salak mıdır, nedir?

19 Haziran 1919