Tarih: 16 Kasım 2010…

Kurban Bayramı’nın birinci günü…

Gelenek olduğu üzere, kahvaltıda ağabeyimin evinde toplanmışız…O anda bilmiyoruz, ama, anneciğimin meğer son kez elini öpmüşüz...

Yine gelenek olduğu üzere, öğle yemeğinde kayınpederimin evinde toplanmışız…

Yukarıdaki fotoğraf bu anı tespit ediyor.

Demir Baba’yla son bayramlaşmamız olduğunu da bilemezdik kuşkusuz.

Annem Suade Yolyapar, daha bayram tatili çıkmadan kalp krizi geçiriyor, 23 Kasım 2010’da bizleri bırakıp sonsuzluğa, inanıyorum ki cennete göçüyor.



Kayınpederim Aydemir Kerman, 23 Mart 2011 tarihinde Gazi Caddesi’nde karşıdan karşıya geçerken bir motosikletin çarpması sonucu beyin kanaması geçiriyor. Uzun süre yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdikten sonra 15 Mayıs 2011 tarihinde hayata veda ediyor.

Babam Kemal Yolyapar’ı zaten çok genç yaşta, 21 Aralık 1972’de kaybetmiştik.

Dolayısıyla, anne-baba anlamında tek aile büyüğüm olarak kayınvalidem Cevale Kerman kalıyor geride.

Gariptir ki, kızım Zeynep’in hamile olduğunu, kayınpederim yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken öğrendik. Torununun çocuğunu göremediği gibi, doğacağından da hiç haberi olamadı ne yazık ki…


Ve 30 Kasım 2011’de Ege dünyaya geldi.

Cevale Kerman, neredeyse 60 yıllık eşini kaybettikten 6 ay sonra torununun çocuğunu kucağına alma mutluluğunu yaşadı.

Ve yıl 2012…

Hayatın olmazsa olmazı; acılar, sıkıntılar, mutluluklar, sevinçler…

Anneanne Cevale Kerman, 26 Mayıs’ta Antalya’da kıyılan nikâh ve 2 Haziran’da Çorum’da yapılan düğünle, torunu Onur’un, 17 Haziran’da yine Çorum’daki nikâh ve düğünle de torunu Melike’nin mürüvvetini gördü.


Eşini kaybedeli bir yıldan biraz fazla zaman geçmişti, ama hayat, torununun anne oluşu ve iki torununun izdivacı ile teselli ikramiyesi vermişti adeta O’na.

Hayat devam ediyordu…

Ve hayat böyle bir şeydi işte…