Geçen günlerde internet haberlerini okurken bir olay dikkatimi çekti. Aynı sportif kariyeri paylaşan ama farklı bir bayrak için mücadele eden Katarlı ve İtalyan sporcuların erkekler yüksek atlamada altın madalyayı paylaştıklarını okudum. 
Her ikisi de başarılı atlayışlar gerçekleştiren ve eşit sonuçlar alan sporcular baraj atlayışını kabul etmeyerek altın madalyayı paylaşma kararı alıyorlar. Sonrası ise ilginç. İtalyan sporcu karar sonrası verdiği röportajda, "Cevap bile vermedik. Sadece anın tadını çıkardık. Çünkü bunu çok istiyorduk. Biz çok iyi dostlarız"… Katarlı sporcu ise, "O altın madalyayı hak ettiğimi biliyorum. O da aynı şeyi yaptı, bu yüzden o da hak ediyor. Bu sporun ötesinde bir şey. Bu genç jenerasyona verdiğimiz mesaj" açıklamasını yapıyorlar.  
Madalya yarışı ve yeni rekorlar oyunların bir parçası, ama her dört yılda düzenlenen en önemli uluslararası spor etkinliklerinden biri olan Olimpiyat Oyunları, bazen sporu da aşan sıra dışı olaylara da sahne olabiliyor.
Böyle sıra dışı bir olayın da, 2012 yılında İspanya’da yapılan bir kros yarışında yaşandığını öğrendim. Öğrendiğim kadarı ile o gün yaşananlar şöyle anlatılıyor:
"Kenya'yı temsil eden atlet Abel Mutai bitiş çizgisinden sadece birkaç metre ötedeydi, ancak yarışı tamamladığını düşündü ve yavaşladı. İspanyol atlet İvan Fernandez Anaya arkasından hızla geldi ve neler olduğunu fark etti, koşmaya devam etmesi için Kenyalı Abel’e bağırmaya başladı ama Mutai’ni İspanyolca anlamıyordu. Ne olup bittiğini anlamadı, bunu gören İspanyol atlet onu arkasından iterek yarışı kazanmasını sağladı. Bir gazeteci İvan'a 'Bunu neden yaptın?' diye sordu. İvan; 'Hayalim, bir gün bu tür toplum yaşamına sahip olabileceğimizdir.' dedi. 'Peki neden Kenyalı’nın kazanmasına izin verdin?' diye sordu gazeteci... 'Kazanmasına izin vermedim, o zaten kazanmıştı.' diye yanıtladı İvan... Gazeteci yine ısrar etti: 'Ama kazanabilirdin!'... İvan ona baktı ve cevap verdi: 'Ama zaferimin değeri ne olacaktı? O madalyanın onuru ne olurdu? Annem bunun hakkında ne düşünürdü?'..."
Kazanmak değerlidir. Ama her şey demek değildir. İnsan neye değer veriyorsa, kendi değerini de belirlemiş olur. Onun için değer akıl ve kalple üretilir. Akılsız ve kalpsiz olmakla hiçbir kazanım elde edilip değer üretilmez.
Hayattaki her deneme, her test, her imtihan insan için sonunda bir kazanım, bir değerdir.
Demek ki, değer, insanı olgunlaştırıp kemale erdiren her şey. O halde insan olgunlaşıp kemale ermek için sürekli koşup, çalışıp çabalayacak. Değer üretip değerli olacak. Yoksa insanın da diğer varlıklardan hiçbir farkı, hiçbir değeri olmaz. Şunu da unutmamak gerek: Neye değer verdiğinize dikkat edin. Bazen değer verdikleriniz sizi değersizleştirebilir.
En güzel günler sizlerin olsun.