“İnşa edildiği yıllarda, kentin dışında tarlalardan başka komşusu olmayan TAŞ BİNA, muhteşem mimarisiyle bozkırda açmış bir çiçek gibi gülümsüyor. Hasan Tuluk”

İnsanların büyük çoğunluğu kendi hayatlarını yaşarlar. Kendi ihtiyaçları için, çok akıllı ve ataktırlar. İlla ne yapar ne eder vakit de bulurlar, para da bulurlar. Hiç erinmezler. Fakat başkaları için yapılacak bazı insanî hizmetlere gelince ya vakitleri yoktur, yahut o işi hiiiç anlamazlar. Başkasını bulamadınız mı gibi mazeretleri sıralarlar.

Elbette Herkes böyle değil. İnsanların pek azı halk hizmetlerine karşı duyarlıdırlar. Kendi özel ev ve iş sorunlarını yaparlar, bu arada başkaları için de birçok işler yapmaktan geri kalmazlar. Onların kitabında “bana ne, vaktim yok, ben bilmem, ben yapamam” yoktur.

Onlar hayatı “sadece kendileri için yaşamak” olarak görmezler. İlla topluma yararlı bir şeyler yapmalıdırlar. Üstelik genellikle bu hizmetlerin karşılığı asla maddi menfaat olmaz. Bilakis emek, zaman ve paralarını harcarlar. Ne enerjileri biter ne gayretten bıkarlar. Çorum’da böyle kendini halka, memleketine adamış fedakâr insanlar az değil.

Hasan Tuluk Hocam, halk için çalışan işte o müstesna insanlardan biridir. Çok başarılı, titiz bir öğretmendir. Hobi olarak (fahri olarak) yaptığı “metal dövme sanatı” için harcadığı emek ve masrafı maddiyatla ölçemeyiz.

Ancak!

Metal Dövme Sanatı deyip geçmeyelim. Öyle lafla anlatılacak kadar basit değil. Şu kadarını söylememiz zihninizde bir şeyler çağrıştırır zannederim. Altı buçuk milyarlık dünyamızda bu sanatta ileri giden kırk- elli (belki seksen- yüz) kişiden biri ve birincisidir. Tüm dünyaca tescil edilmiş uluslar arası iki birincilik kazanmış bir Çorum insanıdır. Artık ona metal dövme sanatının ustası veya üstadı da diyemeyiz. Zira kendi yarattığı bir sanatın bilimsel kitabını da yazmıştır. Ona bu mesleğin PİR’İDİR (kurucusu)demek yanlış değildir.

Fevkalade titiz, kılı kırka yaran Çorum sevdalısı araştırmacı yazar ve bilim adamıdır. İltifat olarak demiyorum “Türk klasikleri kitabında” bu sanat dalında ilk ve tek olarak yer alması gereken bir şahsiyettir. Böyle bir kabiliyetin Çorum’dan çıkması Çorumlular için haklı bir gurur vesilesidir.

Çok yıllar oldu, Hasan Hocamızın metal dövme ile meydana getirdiği eserlerini eski Devlet Güzel Sanatlar sergi salonunda görmüştüm. Samimiyetle ifade ediyorum ki, ağzım açık kaldı. Eserlerini lafla anlatmak mümkün değil. Çoktandır sergi açmayan sayın hocamın bu yıllarda yine bir sergi açması gerektiğine şiddetle inanıyorum. Vilâyet ve Belediye Kültür Müdürlüğümüze hatırlatırım.

Zira tahmin ediyorum ki o seneden sonra (on beş yıldır)Hocam Çorum’da sergi açmadı. Görenlerin bir kısmı özledi, bir kısmı unuttu, bir kısmı da öldü. Bu arada Çorum çok değişti. Üniversitemiz oluştu. Sadece 15.000-20.000 üniversiteli öğrencimiz var. Nüfusumuz ikiye katladı. Hocamızı tanımayan hatırı sayılır bir genç kuşak var ortada. (1) Bu durum bence gençlerimiz için bir kültür eksikliğidir. Bunu telâfi etmek de sayın yetkililerimize düşer.

Dünyada elli, altmış kişiden biri ve birincisi olmak öyle hafife alınacak bir şey değildir. En kaba ve basit hesapla yedi milyarda üç, dört demektir. Demir dövme, metal dövme diyoruz da ne bu yaptığı eserler diye merak edenlere kabaca arz edeyim.

Bir metal levhayı, belli aşamalardan geçirerek, belli derecelerde ısı ile renklendirerek, on binlerce kere, çekiç darbesi ile üç boyutlu bir tablo hâline getirmek lafla anlatılmıyor. Bir madenî tabakayı alıyorsunuz, ısıtarak ve döverek bir heykel veya bir bina yapıyorsunuz. Ancak öyle kafanıza göre bir bina uydurmuyorsunuz. Meselâ otuz kırk kere Edirne’ye gidiyorsunuz, onlarca yüzlerce fotoğraf çekiyorsunuz. On sene uğraşıyorsunuz. Selimiye Camiinin aynısının aynısını yapıyorsunuz. Kubbesi, minaresi, duvarları ve üzerlerindeki en ince desenler dahi aynı olmak şartı ile aynısının aynısını yapmak; … sağ elinizdeki çekiç ile o metalin her santimetrekaresini yüz bin kez aşkla öpmezseniz asla olmaz!

(SÜRECEK)

(1)Daha önce birkaç kere köşemde yazdım. Bazı ortamlarda şifahen dile getirdim. “METAL DÖVME SANATININ” ölmemesi ve bu sanatın ÇORUM’DA gelişmesi için ilgili kurumlara hatırlatmalarım oldu. Hâlâ bu konuda ümitvarım.