Şu an ben yazımı yazarken Perşembe sabah saat 9.30. Sabah az kar yağdı ama çok geçmeden kesildi. TV kanalları bu günlerde Çorum’a çok kar yağacağını bildiriyor, ama öyle olmadı, kar az yağdı.
9 Şubat 2015 Pazartesi Çorum Haber’ de, Çorum’un 50-55 günlük suyu kaldı manşeti vardı. Allah böyle bir güçlükle karşılaştırmaz inşallah bizleri. (Tabii ki Belediye gereken tedbirleri alıyor.)
HASAN DAYI, HASAN DAYI KİM SÜRECEK BU TARLAYI?
Hasan Dayıların ikisi de 70 yaşına merdiven dayamış adamlardı.
Birincisi kasapların et kütüklerinin zamanla çukurlaşan ortasına, kıyıya bir mastar tutar, çukurluğu ölçer, ekseriyetle 10-12 cm olunca kütüklerini Hasan dayıya teslim ederlerdi. O da mastardan ölçtüğü çukur 11 cm diye kabul edersek uzun mastardan kütüğün kıyısına 11 cm.yi işaretler ve böylece bu 11 cm’yi 20-25 cm ara ile bütün kütüğü işaretlerdi.
Sırtında baltası ve bileyi taşı aparatıyla dolaşan Hasan dayı kütüğü baltayla yontmaya başlardı. Bu işlem 8-10 saat sürerdi ama kütüğün yüzü de düzelir kaymak gibi olurdu. Zımpara kullanmaz, silistreyle düzeltirdi. (Silistre: çelik 20 cm boyunda 6-7 cm en ve 1 mm kalınlığında saçtan yapılırdı.)
Hasan dayının çoluk çocuğu, hanımı yoktu. Karadenizlinin deliliği tutmuş olsa gerek, gelmiş Çorum’a tek başına yaşıyor gidiyordu. Ne kendisi gidiyordu, ne geleni vardı, ne de gideni.
Bütün eşyası bir tahta bavuldaydı. Bazen bir küçük ev kiralıyordu ama ev sahibine kızarsa hamamlardan birinin aralığında yatıyor, karşı kahvede simit alıp 1-2 bardak çayla içiyordu.
Hamamcılara, tellaklara vasiyet ederdi, ‘ben ölünce Ulumezarda kapıdan girince solda Yayan Dede’ nin yakınında yaptırdım mezarımı, ‘Baltacı Hasan Dayı’ diye oraya gömersiniz. Kefen ve cenaze param da bavulumda’ derdi.
75 yaşında öldü vasiyeti üzerine yaptırdığı mezara gömüldü. Kimseye yük olmadı. En çok ta kasaplar üzüldü ölümüne. Böyle hünerli birini bir daha nasıl bulacaklardı? Abdestli namazlıydı, çok güzel sesi vardı. Bazen sesli Kuran okuturlardı tellaklar. O kuran okurken sinekler bile uçmaz, hamamda kimse tası kurnaya değdirmez, çıt çıkmazdı. Mekanı cennettir inşallah.
Diğer Hasan Dayı sırtında odun getirip satan bir ihtiyardı. Şehre 2 günde bir ancak gelirdi. Birinci gün odunları keser köye getirir, ikinci gün de Çorum’a getirirdi. Muhtar bilirdi onun ormana zarar vermediğini.
Odunlar hep aynı boyda ve hemen hemen hep aynı kalınlıkta olurdu. Hasan Dayının odunu çarşıya çıkar çıkmaz satılırdı. Yükü de hemen hemen hep aynı ağırlıkta olurdu.
Hasan dayıya bir eşek almak isteyen çok olurdu ama o, ‘ben kendime zor bakıyorum, bakamam, günahına girmek istemem’ derdi. Az konuşur çokça Elham ve Kuran surelerini okurdu.
Getirdiği odunlarını iki defa dışarıya satar üçünsünü bize getirirdi. Odunları düzgünce odunluğa yığardı.
Bir gün rahmetlik anam sucuklu yumurta, bal kaymaklı bir tepsi hazırlamış ve vermişti kendisine. Anamı tembih etti, kızım bunu senede bir kez isterim, sakın ikide bir yapma! Sonra ezbere bildiği Yasini Şerifi okur, geçmişlerimize hediye ederdi.
Bu Hasan dayıların yaşantıları birbirine benzediği gibi ölümleri de benzedi. Baltacı Hasan dayıdan bir hafta sonra, bir Cuma namazından sonra mezarına yerleşti Rabbine kavuştu.
Bir tarafta yatakta sahibiyle yatan köpekler hazır mama kuşbaşı yerler, bir tarafta da bazıları odunu sırtında taşıyıp Mevlaya zikir çeker, hamam aralıklarında Yasini Şerifi her gün okur! Mekanları cennet olmuştur inşallah.
****
Bu gün 13.02.2015 Cuma, hava açık ve güneşli. Şubat 18’de leylekler yumurta dondurmaya gelir. Pek de leylek kalmadı ama. Hacı Baba derlerdi eskiler onlara. Takip edeceğim bakalım yine gelecekler mi acaba…
Saygı ve sevgilerimle.