Keşke siyasiler bu  kadar rahat konuşurken biraz da doğru üslupta konuşabilseler.

İktidar partisinin rakamlar üstünde adeta sörf yaparcasına konuşması, siyaset dilinin ustalığından olsa gerek.

Ekranlardan vatandaşa sürekli hizmet muhasebesi yapmaktalar.

3 Kasım 2002 Genel Seçimleri'nden günümüze kadar geçen sürede hangi alanlarda ne kadar mesafe kat edildiğini,

Yaptıkları  atılımların ivmesini,

Sekiz yıla sığan gelişim trendini, rakamların diliyle ifade etmeye çalışıyorlar sürekli.

Örnek mi?

Başbakanımız bir açılışta anlatıyor;

“2002 yılında Türkiye'de toplan 8. 6 milyon motorlu kara taşıtı vardı.

Bugün yüzde 68 artarak 14. 5 milyona çıktı.

2002'de cep telefonu abonesi 23. 3 milyondu. Bugün bu sayı 61. 5 milyona ulaştı.

2002'de uçağa binenlerin sayısı 34 milyon kişiydi, bugün 86 milyon kişi.”

Rakamlar güzel, kulağa hoş geliyor ve çarpıcı.

Ancak,  madalyonun diğer yüzü de var.

Rakamlar resmi veriler olduğu için kimsenin itirazı söz konusu olamaz.

Ama, aynı konuda başka resmi veriler de var ki, o konuya hiç girilmiyor.

Örneğin;

Ülkemizdeki motorlu kara taşıtı sayısı, son sekiz yıllık süreçte yüzde 68 arttı ama, dünyada kaç ülke bu araçlardan Türkiye'deki kadar yüksek oranda vergi alıyor?

Neden dünyanın en pahalı akaryakıtını senelerden beri biz kullanıyoruz?

Dokuz yıllık devr-i iktidarınızda cep telefonu abonelerinin sayısı 23. 3 milyondan 61. 5 milyona ulaştı ama depremden sonra "geçici" olarak konulan "İletişim Vergisi" hala bütün haşmeti ve azametiyle yerli yerinde duruyor.

30 milyon internet kullanıcısının olduğu bir realite. İnternet yasaklarında dünya şampiyonu olduğumuz da bir başka realite.

Şeffaflık, madalyonun her iki yüzü için de geçerli değilse, ortada bir bilgi kirliliği değil ama eksikliği var demektir.

Öyleyse,

Hani şeffaflık?

Her Gününüz Güzel Olsun