Bugün ruhunuzu genişletmek için adımlar atın. Kocaman maviliklerde dolu bir deniz çizin ve güzelliklerin mavi mavi içinizi doldurmasına izin verin. Kollarınızı kocaman açıp evrene içinizin çıkmazlarında soluksuz kaldığınızı bağırın. Ve hatırlayın her zaman bir yol vardır. Kalbinizin en derinden gelen cevaplarını duyun ve o cevapların size yol göstermesine izin verin.
Yüreğinizin Anahtarlarının bir bir, hiç açmaya cesaret edemediğiniz kapılarınızı açtığını göreceksiniz. İnanın. İnanmak başarmanın yarısıdır.
İçinizin sonbahar yapraklarını bir bir toplayıp sandıklara atın. Evrene yeni taptaze çiçeklerle merhaba diyerek başlayın. İçinizin tohumlarını ağaç yapın ve o ağaçtan herkesin gölgelenmesine izin verin. Ormanın ortasında oturup durmayın. Kaybolduysanız ya da tıkandıysanız, geldiğiniz yoldan geri dönüp başka bir yola girin. Yolunuzun üstündeki insanları orada bırakın haritanızı değiştirin, zamanı değiştirin, açılış sayfasını değiştirin.
Unutmayın! Her şey bir adımla başlar. Minik bebek bir adımla koşmaya, küçük bir kuş bir kanat çırpmayla uçmaya başlar. Her şey sizin ellerinizde, dilinizde ve yüreğinizde gizli. Derin bir nefes alın ve içinizden yükselen sese kulak verin. Ve sonra o sessizliği dinleyin, o sessizliğin içinden neler doğmakta, hangi melodiler yükselmekte, kulak verin. Hayat adı verilen bu süreçte geçtiğiniz yollardaki güzellikleri görmeyi unutuyorsunuz. Yolun üstündeki güzelliklerini görmek için yavaşlatın zamanı, kelimeleri nasıl isteğinize göre eğip, büktüğünüzü deneyimleyin. Dışardan yükselen seslerin hepsini kısın ve sonra içinizden yükselen sese eşlik edin, bırakın duysunlar sizi, sesinizin melodisi bulaşsın yanınızdakilere, uzaktakilere, sizi duymak isteyenlere, yüreği elinde olanlara, yüreğine dokunanlara, Yürekten dokunduklarına hayatın her adımının tadını çıkarın. Kendinize, aynada yepyeni gözlerle bakın. İleriye dikin gözlerinizi çook ileriye …Yolunuzdan dönmeden, kararınızı değiştirmeden hayallerinize dokunun.
Mevlana’nın güzel dizeleriyle yazımı bitiriyorum:
"Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı."