Mevlana’ya sorar meraklının biri:

Ne bilirsin?

“Haddimi” der mütevazı bir şekilde.

Had, sözlük anlamına göre,

Sınır-uç,

Derece,

İnsanın yetki ve değeri demek

Yani,

Mahir olup ustalık gösterdiği ne varsa insanoğlunun,

Hepsinden daha kıymetlisi “haddini bilmesi” imiş.

Haddini,

Yani derecesini-ayarını-konumunu ve nerde durulması gerektiğini bilmezse insanın oğlu, diğer tüm bildiklerinin önemi yok imiş.

Maşallah;

Günümüz insanının böyle bir derdi olduğunu görmedik şu ana kadar.

Anlasın anlamasın,

Bilsin bilmesin,

Görsün görmesin, herkes her şeyden haberdar,

Okusun okumasın herkesin her konuda bir, hatta birden çok fikri var

En yeni örnek,

Hilafetin yeniden inşası ve İslam birliğinin kurulması noktasında fikir ve önerileri var arkadaşların

Kiminle?

Yarım asra yaklaşan zamanla Kıbrıs’ı bile tanımamış Araplarla,

Onlar diye ayrıştırılan Farslarla,

Amerika’ya göbeğinden bağlanmış Suud’larla,

Ve

İçimizdeki mezhep kiniyle!

Birleşme ve inşa bir tarafa, gerçekleşmesi halinde, bir de bu kuruma başkanlık meselesi var

İslam birliğinin inşasına gelirsek, çok bilen! Ama had’dini bilmeyenlere sormak isterim:

Milliyet ve mezhepçiliğin körüklendiği şu günlerde

Başkan kim ve kimden olacak peki?

Kılıç zoru ile Araplardan aldığımız hilafeti kaldırandan daha mı akıllısınız ki bu tartışmanın fitilini ateşliyorsunuz?

Veya

Böylesi hassas bir konuda fikir beyanını hangi bilginizle ve haddiniz sınırları içerisinde yapıyorsunuz?

Hz. Mevlana en iyi bildiğim şey “haddimdir” derken,

Haddini bilmeyenler her konuda bilgiçlik taslayıp akıl hocalığı yapmaya devam edip alkışlanıyor

Vay benim güzel ülkem vay!

Her gününüz güzel olsun.