“….gazetesi yazıyorsa doğrudur”

Sabırsızlıkla beklenen “acanslar” dinlendikten sonra radyo kapatılır. Önceleri köylerin en varlıklı kişilerinin evlerinde bulunurdu. Almancılar gurbet ellerinden döndüklerinde yanlarından ayırmaz oldular. Dinlenen türküler, haberler neredeyse ezberlenirdi. Günlerce dillerinden düşmez, yorumlar yapılırdı.

Daha sonraları gazeteler, dergiler yaygınlaşmaya başladı. Haber kaynakları çeşitlenmişti. İnsan gücü makineleşti. Sonuçta insanların nasıl değerlendireceklerini bilmediği daha çok zamanları olmuştu. Siyah beyaz televizyonlar insanları büyüledi. Televizyonlar, diğer haber kaynaklarının pabucunu dama attı.

Haber kaynakları çoğalmaya başlayınca medya deyimi dillerden düşmez oldu. Yerel medya, yaygın medya, ulusal medya yabancı medya, yalancı medya, sahibinin sesi, yerel gazete, yaygın gazeteler sözleri ağzımıza sakız oldu.

Haber kaynaklarına sonuna kadar güveniyorduk. Başkasından duyduklarımızı konuşmak yerine medyadan okuduklarımız, dinlediklerimiz bizlere daha inandırıcı geliyordu. Kimse haberin yalan olduğunu, yanlış olduğunu aklına getirmiyordu. Babamıza güvenmiyorduk, gazetelerde yazılanlara güveniyorduk.

Gün geldi, gazetelerin sayıları artmaya başladı. Televizyonlar, internet yayınları rakiplerini gözden düşürdü. Çevremizde gördüğümüz her şey değişiyordu. Gazetelerin, radyoların da sahipleri değişmeye başladı.

Rekabet acımasızdı. Gazeteler, tiraj denilen satışlarını artırmak için yeni yollar buldular. Maket evler, kitaplar, ansiklopediler, tencereler- tavalar havada uçuşmaya başladı. İnsanlarımız, gördükleri her gazetenin kaç kupona ne verdiğini sorgulamaya başladılar. Hiç kullanmadığımız eşyalarla, kitaplarla evlerimiz dolmaya başlayınca onlardan kurtulmanın yolunu aradık. Bizim okumadığımız kitapları başkaları okusun diye kitaplıklara, okullara bağışladık.

Gazeteler tiraj; televizyonlar reyting derdindeydi. Birileri çıktı, gazetelerin haber kaynağı olduğunu anımsadı. Günü kurtarmak, rakiplerini -aslını söylemek gerekirse düşmanlarını- ezmek için yola çıktı. Onlarda yer almayan, herkesin ilgisini çekebilecek haber aramaya başladılar.

Biri çıktı beyaz kadın ticaretini gündeme getirdi. Balık oltaya takılmıştı. Satışlar arttı. Günlerce yoğun ilgi oldu. Bir taraftan rakipler, diğer taraftan okuyucular bu haberle ilgilenmez oldular. Yeni haberler bulundu: İntihar olayları haber sayfalarına taşındı. Trafik kazaları, uyuşturucu trafiği yeni haberler oldu. Kaçırılan çocuklar, sokak hayvanları sırasıyla gazete sayfalarına taşındı.

Tıpkı sabun köpüğü çeşitli haberler önceleri göze hoş görünüyor. Kısa bir süre sonra gözden düşüyordu. Seçimler, terör olayları, dini ve resmi bayramlar, can simidi gibi imdatlarına yetişiyordu. Ama bir yıl tam tamına üçyüzaltmışbeş gündü!

Aslına bakarsınız her dönemde gözden düşmeyen haberler vardı. Belirli günlerde iç sayfalarda, diğer günlerde her sayfada vatandaşların bıkıp usanmadan okuduğu haberler vardı. Kim nerde nasıl çapkınlık yaptı? Hangi artist, ses sanatçısı, manken kiminle, nerede görüldü? Fotograflara bakmaktan kimse haberleri okumaya fırsat bulamıyordu. Boyalı basın olarak bilinen gazetelerin haberleri bitip tükenmiyordu.

Her vatandaşın doğru haberlere ulaşma hakkı var. Solistler bu gün neler yapmış elbette merak etmeliyiz. Televizyonlarda görüp, gazetelerde fotograflarına bakmamak olacak iş değildir.