Geçen haftaki yazımızı; güven kazanan, beceri sahibi politikacılarla çözüm yakalanabileceğini belirten sözcüklerle bitirdik.
Güven kazanma konusunu sürdürelim.
En önemli örneklerden biri Hazreti Ömer’dir.
Michael E.Hart “Dünya tarihine yön veren en etkin 100 kişi” arasında saydığı Hazreti Ömer’in anlatımını şu şekilde tamamlıyor:
“Ömer, ordularının fetihleriyle elde edilen büyük imparatorluğun yönetimi için siyaset geliştirmek zorundaydı. Arapların fethettikleri ülkelerde ayrıcalıklı bir askeri sınıf olmaları ve yaşamlarını yerli halktan uzakta, şehir garnizonlarında sürdürmeleri gerektiğine karar verdi. Tebaa ise Müslüman fetihlere itaat etmek zorundaydılar, diğer yönden ise serbest bırakılıyorlardı. Özellikle İslam dinini kabule zorlanmayacaklardı.
Kazanılan başarılarda Hazreti Muhammed’in en büyük pay sahibi olduğu muhakkaktır ama Ömer’in katkılarını göz ardı etmek de vahim bir yanlışlık olurdu.”
Dünyaca ünlü yazar Hıristiyan batı âleminden olduğu halde, Müslüman âleminin bile; halife, din insanı gibi algıladığı Hazreti Ömer’i dahi devlet adamı olarak algılaması ve yansıtması önemli bir örnektir.
Başarıda güvenilirlik ve yetenek esastır.
Hazreti Ömer’le ilgili çok anlatı vardır.
Konumuza uyan birisini anlatarak yazımızı sonlandıralım…
* * * *
Hazreti Ömer Cuma namazında İmamlık görevi yaparken; hutbe için minberdedir. Hutbeye başlamak üzereyken cemaatten bir kişi ayağa kalkar ve:
“Ya Ömer! Belindeki kuşağın kumaşından bizde de var. Birlikte katıldığımız cihadın ganimetlerindendi ama hiç kimseye kuşak olacak boyda pay düşmedi. Üstelik sen bizden daha yapılı ve irisin. Nasıl oldu da öyle bir kuşağın sahibi oldun?
“Belimdeki kuşak ortasından eklidir. Oğlumun payı ile benimkini birleştirdik, bir kuşak yaptık!”
Evet! İşte size dakikalık yolsuzluk soruşturması ve aklanmayla biten sonuç!
* * * *
Asırlar boyu dilden dile dolaşan güvenilirliği kazanmak o kadar da zor değilmiş.
Aradan 1400 sene geçmiş. Üniversiteler bitirmiş politikacılarımız bugün, Hazreti Ömer gibi sağlam otoriteli olmadığı halde, işlerine gelmeyen soruyu soran dinleyiciyi toplantı salonunun dışına attırabiliyorlar.
Onlar kültürlerinin kalitesini ortaya koyuyorlar ama yazık oluyor ülkemize!
Keşke “Bu da geçer yahu!” diyebilsem ama diyemiyorum.
Yine de en güzel günleri ülkemizin bütün insanları için umutla bekliyorum. 20.02.2014