Bir toplumda olması gereken en temel duygu hangisidir diye sorsam ne derdiniz acaba?
Sevgi mi, birlik-beraberlik mi, huzur mu, barış mı, dostluk mu, saygınlık kazanma mı, gelişme-ilerleme duygusu mu, hakimiyet kurma mı, ya da dini duygular mı?...
Bu konuda sosyo-psikolojik bir araştırma yapılmış mı, doğrusu bilmiyorum, araştırmadım da. Sadece, özellikle son zamanlarda yaşadığımız olaylar beni bu konuda biraz düşünmeye sevk etti.
Sevgisiz bir toplum düşünebiliriz. Bütünüyle olmasa da, içinde yaşadığımız toplum gibi örneğin. Nihayetinde insanlar hak ettiği sevgiyi bulamadan ya da başkalarına o sevgiyi yaşatamadan birlikte pekala yaşayabiliyorlar. Tabii bu nereye kadar devam eder, böyle bir toplum ne kadar sağlıklı bir toplumdur o ayrı bir tartışma konusu.
Birlik ve beraberlik duygusu insanları bir arada yaşamaya iten en temel duygulardandır. Hayatın, insanların karşısına çıkardığı ve yalnız başa çıkılamayan sorunların üstesinden birlikte gelebilmek içgüdüsüdür buna iten. Peki, ne olmazsa birlik-beraberlik bozulur ? birlik ve beraberliği sağlayan en önemli iskelet nedir ?
Huzursuz bir toplum düşünülebilir mi? Evet, düşünülebilir. İnsanlar tedirgin olurlar, rahatsız, mutsuz olurlar ama yine bir arada olabilirler. Onları bir arada tutan bir şeyler vardır yine; karşılıklı çıkarlar ya da yasalar gibi.
Barış, huzurla kardeştir. Birinin olmadığı yerde diğeri de yaşayamaz. Peki barış içinde yaşamanın en temel prensibi nedir ?
Dostluk, huzuru ve barışı temin eden en sıcak duygulardandır. Peki dostluğu sağlayan, destekleyen ve kalıcı kılan hangi duygudur?
Saygınlık kazanma duygusu, bireysel ve toplumsal olarak insanları harekete yani bir çabaya sevk eden bir duygudur. En azından, çalışkan, dürüst, yardımsever olmaya ya da bu hasletlerini sürdürmeye sevk eder. Saygınlığı temin eden en temel duygu hangisidir ? Çalışkan, dürüst, yardımsever bir insan aynı zamanda nasıl bir insandır?
Gelişme-ilerleme duygusu geleceğe yardım yapma arzusundan kaynaklanan bir duygudur ama aynı zamanda bir şeyleri garanti altına alma çaba ve arzusunu da içerir. Peki insanlar gelişmelerini neye dayanarak sürdürebilirler?
Hakimiyet kurma duygusu bu duyguların içinde diktatörlük içeren tek duygudur. Hakimiyet, bir başkasının adına karar alma, onun adına hareket etme yetkisini verir insana ya da millete. Böyle yapıya sahip bir insanın hakka riayet konusunda ne düşünürsünüz ? Ya da böyle bir millet diğer milletlere ne telkin edemez ?
Dini duygular nelerdir diye sorsam, en küçüğünden en büyüğüne,en cahilinden en ahiline verecekleri cevaplar benzer olacaktır: sevgi, merhamet, hoşgörü, adil olma, barışsever olma,başkalarının yaşam hakkına saygı, yalan söylememe,riyakar olmama kısacası temiz bir insan olmayı gerektiren hasletlerin hepsi. Peki bu hasletlerden en önemlisi ve burada benim zikretmediğim duygu hangisidir ?
Evet ! Eminim hemen herkes, elbette “güven duygusu” diyecektir. Çünkü toplumlar güven üstüne kurulurlar. Nasıl ki iskeletsiz bir beden olmazsa, nasıl ki temel atılmadan bir bina inşa edilemezse, nasıl ki havasız yaşamak imkansızsa güvensiz bir toplum inşa etmek de imkansızdır. Güvenin olmadığı hiç bir yerde yukarda bahsettiğim duygulardan bahsedilemez. Bir insanı yıkmak isterseniz güven duyduğu her şeye karşı güvenini yok edin. Bir toplumun da güven duygularını sarstığınız zaman o toplumun temeliyle oynuyorsunuz demektir.
Toplumun bir arada, adaletle ve huzur içinde yaşamasını temin etmek, geleceğinin teminatını sağlamak amacıyla yasalar konmuştur. Bu yasalara olan güven duygusudur toplumu bir arada tutan. Bütün anlaşmalar yasalara, yasalar güvene dayanır.
Otto von Bismarck’ın dediği gibi, “Güven nazik bir çiçeğe benzer. Bir kere bozuldu mu, eski haline dönmesi kolay değildir.”
Güven duygusu en önemli, en kritik, en olmazsa olmaz duygudur. Bu duygunun dozu da oldukça önemlidir. “Gereğinden fazla güven duyarsanız, aldatılabilirsiniz, ama yeterince güven duymazsanız, yaşamınız bir işkence olacaktır.” der, Dr. Frank Crane.
Ve şunu da unutmamak gerekir ki, “Güvensizlik, dünyadaki en büyük itici güçtür.” ( William Feather )