1970 yılının Eylül ayında, “muhabir” olarak Çorum Ekspres Gazetesi’nde mesleğe adım attığımı her vesileyle anlatıyorum.

Nisan 1971’de ise Çorum Ekspres ve Yeni Gün gazeteleri birleşti, Aydın Kalelioğlu’nun imtiyaz sahipliğinde “Çorum” adıyla yayınına devam etti.

Meslekte ilk yazı işleri müdürüm merhum Orhan Çöplü idi. Derya gibi, donanımlı bir insandı. Ondan çok şeyler öğrendim. Ama kronik rahatsızlığı nedeniyle, çoğunlukla Ankara’da, hastanedeydi.

Gazetelerin birleşmesinden sonra, Aydın Kalelioğlu’nu üstat bildim. Gerek kişilik, gerekse mesleki olarak beni biçimlendiren insanın sevgili Aydın Abi olduğunu da sık sık dile getiririm.

Müslüm Tunaboylu hocamla, işte o yıllarda tanıştık. Henüz öğretmenlik mesleğini sürdürmekteyken de, sık sık gazeteye gelirdi. Hemen tüm köy enstitülülerde olduğu gibi Müslüm Hoca’da da müthiş bir “toplumsal sorumluluk duygusu” vardı.

Daha o zaman gazeteciliğe başlamıştı bile.

Can dostum, rahmetli Hikmet Uçar’ın yazı işleri müdürlüğünde, bir süre adeta “ayrılmaz ikili” olarak çalıştık. Hikmet SSK’ya geçince de ben yazı işleri müdürü oldum.

Müslüm Tunaboylu hocam 1973 yılında öğretmenlikten emekli olmuştu. Benim de askerliğim gelip çatmıştı.

Hocam, Çorum Gazetesi Yazı İşleri Müdürü olarak işte o tarihte, yani 1973 sonlarında gazetecilik mesleğine resmen başlamış oldu.

*

Sonraki yıllarda, başta Anadolu Ajansı olmak üzere çeşitli ajansların, gazetelerin muhabiri olarak hep “gazeteci” kaldı.

Ben Hürriyet ve TRT, Abdullah Öğülmüş Milliyet, Abbas Kefçeli Tercüman muhabiriydi.

Dördümüz, Abbas Usta’nın “düldül” dediğimiz küçük arabasıyla az mı haber toplamaya çıktık?..

Abbas Abi, emekli astsubaydı, fotoğraf stüdyosu sahibiydi. İstihbaratı da çok güçlüydü; mükemmel haberler ve haber fotoğrafları yakalardı.

O zaman, şimdiki gibi sağdan-soldan haber yağmıyor. Haberi sen yakalayacaksın, yaratıcı olacaksın. Olaya anında yetişeceksin.

Yaratıcılık denince, fantastik tarafı çok ağır basan Abdullah, bir gün, bir tanıdık tarafından uyarılıyor:

“Bu, Valiliğin bahçesindeki çiçeklerin ne çiçeği olduğunu biliyor musun?”

Abdullah, “Yooo…” diyor.

“Haşhaş çiçeği”…

Üç gün sonra Milliyet’in birinci sayfasında, göbekten harika bir haber: “Tarlada suç, bahçede süs!”

Tabii ertesi gün, Valiliğin hizmetlileri harıl harıl çiçek yoluyor…

Abdullah, daha sonra Milliyet’e gitti, İstanbul Belediye’sini izleyen muhabir oldu. Bedrettin Dalan’ın önünü açmasıyla da, kooperatif kurup basın mensuplarına bin civarında konut yaparak “zengin” oldu.

*

17 Eylül 1985’te ÇORUM HABER’i haftalık olarak hayata geçirirken Müslüm Hocam yanı başımdaydı.

Rahmetli ağabeyim Yaşar Yolyapar İmtiyaz Sahibi, ben Genel Yönetmen, Müslüm Tunaboylu ise Sorumlu Yazı İşleri Müdürü…

Kubbeli Caddesi’ndeki hazır giyim mağazasının asma katında başlayan ve bugün 36. yılını yaşamakta olan bir yayın süreci…

1986’da Baytaş A.Ş.’yi kurup günlük yayına geçişimizde de Müslüm Hocam’la birlikte yürüdük. Ben Şirket Genel Müdürü, Tunaboylu Hocam Sorumlu Yazı İşleri Müdürü…

Oğlu Mahmut Tunaboylu da, belirli aralıklarla ÇORUM HABER’in yazı işleri kadrosunda yer aldı.

Karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde, daima seviyeli, samimi ve içten ilişkiler içinde olduk sevgili hocamla.

Özverisini ömrüm boyunca unutamam.

*

Müslüm Tunaboylu hocamın gazeteciliği, hep dengeli, ayakları yere basan ve sağlam kanıtlara dayanan habercilik çizgisindeydi.

Gerçek bir yurtsever ve gerçek bir demokrattı.

Atatürk çizgisinden, hayatı boyunca asla ödün vermedi.

Dolayısıyla, habercilikte de, sorumlu ve yapıcı olmaya, toplum çıkarını her şeyin üzerinde tutmaya daima özen gösterdi.

Toplumda büyük ses getirecek sansasyonel haberler, gazeteciye büyük sükse kazandırır ya, Müslüm Hocam hiç oralarda olmadı. Ülkenin ve Çorum’un huzuru, esenliği, diğer bir ifadesiyle “kamu yararı” daima önceliği oldu.

Halkın haber alma hakkını gözeterek elbette…

*

Oğlu Mahmut Tunaboylu, Türkiye’nin en büyük yazarlarından biri olmaya adaydı.

Müthiş espri gücü ve kıvrak bir kalemi vardı.

Maalesef çok erken kaybettik.

Eğer ömrü olsaydı, ülke çapında ses getirecek nice eserler daha ortaya koyabilirdi.

Işıklar içinde yatsın.

*

Gerçekten “zaman fukarası” bir insanım.

Pek çok dostumun da bu yüzden gönül koyduğunu biliyorum. Ama çaresizim.

Müslüm Hocamı da pek sık arayamıyordum. Yürüme güçlüğü çektiği için son yıllarda O da gelemiyordu. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde ve 17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümünde aramaya çalışırdım.

Ama son arayan O oldu.

Galiba 10 gün kadar önce…

“Ne var ne yok” diye aradı, bir süre sohbet ettik.

Meğer son görüşmemizmiş…

Nüfus cüzdanında doğum tarihi 1932 yazıyordu, ama kendisi, gerçek doğum yılının 1929 olduğunu hep söylerdi. Hatta, “Aydın Kalelioğlu ile aynı yıl doğmuşuz” derdi.

O yüzden, acı içinde ölüm haberini yazarken, -torunu Barış da teyit ettiği için- yaşını 92 olarak belirttim.

Köy Enstitülü aydın öğretmenler kuşağının son temsilcilerinden olduğu gibi, Çorum yerel basınının da unutulmaz isimlerinden biriydi.

Müslüm Tunaboylu hocamı son yolculuğuna uğurlarken, saygı ve şükran duygularımı, rahmet dileklerimi de arkasından yolladım.

Ruhun şâdolsun Hocam.



Müslüm Tunaboylu hocamla, elbette pek çok fotoğrafımız var albümlerde, sandıklarda…Hemen elimin altında bulabildiğim bu fotoğraf oldu…1970’li yılların ikinci yarısında, Çorum Gazetesi’nin -o zamanki Ticaret ve Sanayi Odası’nın altında bulunan- yazıhanesinde…Tunaboylu’nun, önemli yurt haberlerini radyodan teybe alıp “Radyo Dinleme Servisi” adı altında haber olarak verdiği ünlü radyosu da masada…

1990’ların başları...Turban Oteli’nde düzenlenen görkemli bir yemekle Müslüm Tunaboylu’nun jübilesi yapılıyor. Dönemin Çorum Belediye Başkanı Dr. Turhan Kılıçcıoğlu, Tunaboylu’ya teşekkür plaketi verirken, törenin sunuculuğunu da Baytaş A.Ş.’nin eski yönetim kurulu başkanlarından Ertuğrul Akkaya yapıyor. Maalesef, bu üç güzel insan da şimdi aramızda değiller…

Müslüm Tunaboylu, jübile yemeğinde, oğlu Mahmut Tunaboylu, kızları, gelini ve torunuyla…