Yılın ilk altı ayında verilen %4'lük zammın enflasyona yenik düştüğünü, aylar sonra verilen enflasyon farklarının ise kamu emekçilerinde ekonomik mağduriyetler yarattığını belirten Alper, “Yılın ikinci yarısında durum daha da iç karartıcıdır; kamu emekçilerine verilen %3.5 zam oranı üç aylık dönemde enflasyonun altında kalmış, Eylül ayı sonu itibariyle %5.65 enflasyon farkı oluşmuştur. Ekim ayı enflasyonunun (TÜFE) 2.67 çıkması ile de yıl sonuna iki ay kala %8.32 oranında oluşan enflasyon farkı, fiilen yürürlükte olan toplu sözleşmeyi hükümsüz hale getirmiştir” dedi.

IMF'nin önerileri doğrultusunda hazırlanan Yeni Ekonomi Programında 2018 enflasyon hedefini %5'ten %20.8'e çıkaran Hükümetin hedefinin Ekim ayı sonu itibariyle tutmadığını ve Merkez Bankası’nın bile yıl sonu enflasyon beklentisini % 23.5 olarak güncellediğini ifade eden Alper, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Enflasyonla topyekûn mücadele adı altında, enflasyon farklarının düşürülmeye çalışılmasına karnımız toktur! Firmaların yaptığı sezon sonu indirimleri, yıl sonu indirim kampanyalarını enflasyonla mücadele, enflasyon farklarını da zam olarak emekçilere yutturamayacağınızı buradan bir kez daha ifade ediyoruz.

Enflasyon farkları 15 Ocak tarihi beklenmeksizin derhal ödenmelidir. Maaşlarımızdaki reel kayıp %50 'lere ulaşmış bulunmaktadır. Kamu emekçilerine enflasyon farkı dışında ek zam yapılmalı, 2019 yılı için ise Toplu Sözleşme yenilenmelidir.

“VERGİ DİLİMİ VE DOLAYLI VERGİ SOYGUNUNA SON VERİLSİN”

Kamu emekçileri yıla %15'lik gelir vergisi oranı ile başlarken yılın yarısı gelmeden %20'lik vergi dilimine girmekte çoğu zaman Temmuz maaş zamları vergi dilimi marifeti ile geri alınmaktadır. Yine attığımız her adımda ödediğimiz dolaylı vergiler de dikkate alındığında, brüt maaşımızın %40'ına yakın vergi ödediğimiz ortadadır. Sermaye sahiplerine vergi konusunda her türlü teşvik, muafiyet ve istisna da sınır tanımayan siyasi iktidar, emekçilerin talepleri söz konusu olduğunda kulaklarını tıkamaktadır.

“BES DAYATMASINA SON VERİLMELİDİR”

Kamu emekçilerine temel ücret dışında yapılan her türlü ek ödemenin emekli aylığı hesaplamalarında dikkate alınmaması, emekli olunduğunda %100'e varan gelir kaybına neden olmaktadır. Emekliliği hak ettiği halde emekli olamayan yüz binlerce kamu emekçisi bulunmaktadır. Yine emeklilik yaşının kademeli olarak 65'e çıkarılması 2008 yılı sonrası çalışma hayatına başlayanlar için emekliliği fiilen ortadan kaldırmıştır. Bunun üzerine bir de Bireysel Emeklilik Siteminin zorunlu hale getirilmek istenmesi, emekliliğin finansmanını çalışanın üzerine yıkma ve kamu emeklilik sistemini tasfiye etmeyi amaçlamaktadır.

“YOKSULLUK, RANT VE SAVAŞ BÜTÇESİ DEĞİL EMEKÇİYE BÜTÇE İSTİYORUZ!”

2019 yılı bütçesinin görüşülmesine TBMM'de devam edilmektedir. 2019 yılı bütçe tasarısı incelendiğinde, kamu yatırımlarında, sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamalarında tasarrufa gidilirken bütçeden aslan payını milli savunma, iç güvenlik ve diyanetin aldığı görülmektedir.

2019 bütçesi harcama kalemleri incelendiğinde; sermayeye teşvik, gelir kalemleri incelendiğinde ise vergi yükünün emekçilere bindirildiği ortadadır. Emekçilerden toplanan vergileri sermaye çevrelerine kaynak olarak aktaran mekanizmanın 2019 bütçesinde de devam ettiği görülmektedir.

Yıllardır tüm uyarılarımıza karşın bütçeler, cinsiyet eşitsizliklerini gidermek bir yana, yeniden üreten şekilde hazırlanmaya devam ediliyor.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim