Çorum Öğrenci Platformu tarafından düzenlenen protesto eylemi, Pirbaba Çamlığı önünde başladı. “Şirketleşen eğitim sistemine geçit vermeyeceğiz” yazılı pankartın açıldığı eyleme EMEP İl Başkanı Cafer Gökmen ve parti üyeleri, Eğitim-Sen Şube Başkanı Mehmet Öztürk ve yönetim kurulu üyeleri ve DİSK/Emekli-Sen Şube Başkanı Ömer Sözüdoğru da destek verdi.
“YÖK kalkacak, polis gidecek; üniversiteler bizimle özgürleşecek”, “Yaşasın iş-bilim-özgürlük” sloganlarını atan öğrenciler, basın açıklamasının yapılacağı Meslek Yüksekokulu’na kadar yürüdüler. Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin de unutulmadığı YÖK protestosunda konuşan Selma Altınkaymak, “Bundan 34 sene önce 6 Kasım'da darbeciler "yükseköğretim reformu" adı altında üniversitelerin tüm bileşenlerini zapturapt altına almak için YÖK'ü başımıza diktiler. Gençliği baskılamayı hedefleyen, bilimsel eğitimi engellemeyi, eğitimi sermayenin bir aracı haline getirmeyi amaçlayan devlet ideolojisi, YÖK ile net bir kurumsallık kazanmış oldu. Bugün ise bu baskılar daha yerelleşmiş durumda. Çünkü artık baskı uygulamak için YÖK'ün ortak kararnamelerine ihtiyaç yok. Bu gün üniversitelerin bütün idari kurumları yerel olarak özellikle AKP döneminde arşa çıkan baskı ve sindirme politikalarını uyguluyor ve uygulatıyorlar.
Parasız, bilimsel, demokratik, nitelikli, laik, anadilde bir eğitim hiçbir gerekçe ile reddedilemeyecek temel bir hak olması gerekirken, günümüzde sermayenin ihtiyaçlarını karşılamaktan öteye gitmiyor” dedi.

“ÜNİVERSİTELER TİCARETHANE HALİNE GETİRİLDİ”
Üniversitelerin kâr hırsıyla ticarethaneler olarak işletildiğini ifade eden Altınkaymak, açıklamasında şunları dile getirdi:
“Tüm gençlere nitelikli ve ücretsiz olarak sağlanması gereken eğitim her gün daha fazla paralı hale getiriliyor. Bizlere 'paran yoksa eğitim alamazsın' anlayışı dayatılırken arkadaşlarımız okuyabilmek için çalıştıkları yerlerde iş cinayetlerine kurban gidiyorlar. Sermaye politikalarıyla, üniversitelerin ucuz iş gücü oluşturma merkezleri haline gelmesiyle geleceksizliğe mahkûm edilen gençlik aynı zamanda müfredatlar ile resmi ideolojinin ve ortaçağ hurafelerinin bataklığına çekilmeye çalışılıyor. Ve kariyer hayalleriyle bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Bu şekilde gençliğin bilimsel bilgiye, kültüre ve sanata erişiminin yolları kapatılıyor. Ne kadar çok sömürebilirsek o kadar iyi anlayışı bizleri ağzına kadar dolu, balık istifi sınıflarda eğitim görmeye zorluyor.
Üniversitelerin ana öznesi olması gereken bizlerin söz, yetki, karar hakkımız yok. Üniversitenin hiçbir kararına müdahale etmemiz istenmiyor. Haklarını savunan gençler polisin, özel güvenlik birimlerinin şiddetli saldırılarına maruz kalıyor. Temsilciliklerden kulüplere kadar bütün haklarımız dayatmalarla ve baskılarla elimizden alınıyor.”
(Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim