“Bakan, müfredatın 100 bine yakın öğretmen ve velinin görüşleri alınarak hazırlandığını bir ‘katılımcı çalışma süreci’ gibi sunsa da bu 100 bin kişinin kim olduğu, neden bu alandaki eğitim-bilim uzmanlarının, üniversitelerin ve demokratik kitle örgütlerinin tümünün görüşlerinin dikkate alınmadığı, büyük bir soru işaretidir” diyen Yaşar, yeni müfredata ilişkin daha önce nokta atışı yapan sendikalar ve yayınevlerine bakıldığında da bu çalışmanın nasıl bir çevreyle yapıldığının açıkça görüldüğünü dile getirdi.

Bakanlığın taslak müfredat raporunun, Eğitim Bir Sen’in “gecikmiş bir reform müfredatın demokratikleştirilmesi” adı altındaki taslak müfredatla neredeyse aynı olduğunu daha önce ortaya çıkardıklarını ve kamuoyuyla paylaştıklarını kaydeden Yaşar, açıklamasında şunları bildirdi:

“Müfredatın son örneği de koskoca Bakanlığın yol göstericilerinin değişmediğini, ne yazık ki ortaya koymuştur.

Bu müfredat, usulen de doğru hazırlanmamıştır. Bu kadar köklü bir değişimin, katılımcı bir şekilde hazırlanması gerektiği gerçeği bir yana dursun, daha uzun vadeye yayılması gerektiği ve pilot uygulamalarla test edilmesi gerekmektedir.

Yangından mal kaçırırcasına yeni müfredatı getiren Bakanlık, bu müfredatı hem kısa bir zamanda ve şeffaf olmayan bir süreçte hazırlamış, hem de pilot uygulamaya gitmemiştir.

“15 TEMMUZ VAR, ATATÜRKÇÜLÜK YOK”

Bakan Yılmaz’ın “Çağın gereklerine uygun hazırlandığı”nı iddia ettiği müfredata genel olarak bakıldığında; çağdaş-bilimsel eğitimden uzaklaşıldığı, Cumhuriyet’in değerlerini ve önemli pozitif bilim derslerinin geriletildiği görülmektedir. Bakan Yılmaz’ın “15 Temmuz, yeni müfredatımızda yer alıyor” açıklaması ile Türkçe dersinden “Atatürkçülük” kavramının çıkarılması bile, müfredatın siyasi niyetini ortaya sermektedir.

İktidarı boyunca müfredatı yapboza çeviren AKP, bu en köklü değişikliğinde de bilimsel değil siyasi hamlelerle bir değişikliğe gitmiş ve çocuklarımızın –dolayısıyla ülkemizin- geleceği ile oynamıştır.

Bakan’ın müfredat değişikliğine gerekçe olarak sunduğu “sadeleştirme” tezi de artık bayatlamıştır. Bugüne kadar her müfredat değişikliğini “sadeleştirme” olarak sunan AKP’nin, şimdiye kadar ki hiçbir değişikliğinde bunu yapamadığı da, aslında bunu hedeflemediği de açıktır. Görünen o ki, artık kamuoyunu kandırmak için yeni bahaneler bulmaya bile lütfedilmemektedir!

YANDAŞ YAYINEVLERİ ZATEN BİLİYORDU

Bakan’ın son ana kadar üzerinde ince çalışmalar yapıldığını iddia ettiği müfredatın, içeriğinin sadece yandaş sendikalarca değil, yandaş yayınevleri tarafından bile biliniyor olması da trajikomiktir.

Bir sürpriz gibi açıklanan müfredat, hali hazırda yandaş yayınevleri tarafından incelenmiş, bu alanda kitaplar basılmaya bile başlanmıştır.

Eğitim İş olarak; konunun takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Müfredatı ana hatlarıyla ayrıntılı biçimde ele alarak bunu kamuoyuyla paylaşacağız.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim