Türkiye Cumhuriyeti’nin harcında hukukun üstünlüğüne saygının bulunduğunu kaydeden Demirer, hukukun kişilere ve siyasi hedeflere göre uygulanamayacağını dile getirdi.

Cumhuriyetin temel ilkelerinden ve çağdaş kazanımlarından rahatsız olan odakların çok yakın bir geçmişte Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmak için çalıştığını, özellikle yargı içinde kadrolaşarak; yargıyı, aydın ve ulusalcı kesime karşı bir baskı unsuru ve adeta bir silah haline getirdiklerini ifade eden Demirer, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“O günlerde ‘ne istediniz de vermedik’, ‘Biz aynı yolda aynı amaca hizmet ettiğimize inanmıştık, aldatıldık’ sözleriyle; Cumhuriyet düşmanı kadrolaşmalara desteğini açıkça itiraf eden erk sahibi isimleri dün gibi anımsıyoruz.

FETÖ eliyle; Balyoz ve Ergenekon yalanlarıyla Atatürkçü aydınları zindana atan kimlerdi? Bu yalan davaların savcısı kimdi? Unutmadık… Hatırlıyoruz… Hatırlayacağız...

Ancak bugün, aynı iktidar mensupları, FETÖ silahını muhalif gördükleri kesimler için kullanmaktadırlar. FETÖ; karalama, sindirme, baskı ve korku aracı haline getirilmiştir. FETÖCÜ’lük toplumsal inandırıcılığını yitirme noktasına gelmiştir. Sulandırılmıştır. Ciddiyetini yitirmiştir. Gülünç hale düşürülmüştür.

İktidar uygulamalarının komik sonuçlarını günlük yaşantımızda görmekteyiz: Komşular, aralarındaki sorunlar nedeniyle, birbirlerini FETÖCÜ diye itham etmiş; boşanmayı kabul etmeyen eşini, kocası, savcılığa FETÖCÜ’dür diye ihbar edebilmiştir.

İktidar, yaptığı sözde reformlarla yargıyı siyasallaştırdığı bir gerçektir. Yargı, istemese de, siyasi yönetimin etkisi ve tahakkümü altına alınmıştır. Bunun en iyi örneklerini ve sonuçlarını Deniz Yücel, Rahip Brunson gibi davalarda ve maalesef toplumsal anketlerin “güven sıralamasında” görüyoruz.

Sözcü Gazetesi’ne ve yazarlarına açılan soruşturma bu açılardan değerlendirildiğinde; esasen, bu gerçeğin son örneği hükmündedir. Yıllardır okunan, tanınan, bildiğimiz gazetecilere yönelik hazırlanan iddianameler, iddia edilen suçların niteliği, içeriği, ileri sürülüş biçimi, Ergenekon, Balyoz ve Komutanlara Suikast davalarının yeniden başlatılmak istendiğinin göstergesidir.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, amacın ne olduğunu, o günlerde olduğu gibi, bugün de çok iyi bilmekteyiz. 17 yıllık siyasi iktidar niyetini ortaya koymuştur. Milletimiz; bu karalamalara, bu kumpaslara pirim vermeyecek kadar bilinçlenmiştir. İktidarı uyarıyoruz! Bu tür iddialara, hatta yargılamalara artık güvenimiz kalmamıştır. Dün FETÖ’ye teslim edilen yargı, bugün iktidarın, baskısı, ağır tahakkümü altındadır ve siyasi hedeflerin gerçekleştirilmesinde bir araç olarak kullanılmaktadır.

Hukuk bir gün herkese lazımdır. Bunu unutmayın. Mücadelemiz sonuna kadar sürecektir.” (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim