Birinci Dünya Savaşı'ndaki seferberlik sırasında Osmanlı coğrafyasından gençlerin silah altına alınmasıyla Anadolu'dan da hemen her aileden bir kişinin yakını, Yemen'e gitti ve cephelerde görev yaptı.
Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Dekanlığı tarih bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yahya Yeşilyurt, hikâyeleriyle anlatılan Yemen cephesinin daha iyi bilinmesi için özel araştırma başlattı. 7 yıldır Yemen üzerinde araştırmalarını sürdüren Yeşilyurt, arşiv kayıtlarından ve araştırmalarından elde ettiği bilgileri AA muhabiriyle paylaştı.
Yemen cephesi hakkında pek çok bilginin bulunduğunu, bunların genellikle “hikayeleşmiş” tarzda olduğuna anımsatan Yeşilyurt, “Biz bunları daha doğru, daha sağlam ve belgelere dayalı bir şekilde araştırmaya karar verdik. Dolayısıyla çalışmalarımız askeri belgeler, Osmanlı arşivine bağlı olarak hazırlanan belgeler üzerinden yürütülmektedir” dedi.

Irak, Sarıkamış, Çanakkale, Filistin cephesinin belki çok sık duyulduğunu veya Hicaz'da yaşananların daha iyi bilindiğine, ancak Yemen cephesinin diğerlerinin gölgesinde kaldığına işaret eden Yeşilyurt, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii bizlerin en çok bildiğini düşündüğümüz bölgedir Yemen. Ancak, bunun içerisinde askerlerimizin neler yaşadığına, ne tür hikâyeler yaşadığına dair bilgilerimiz çok yeterli değildir. Bugün Anadolu'da hangi aileye sorarsanız sorun, ailesinden mutlaka bir kişinin Yemen'e gittiğini ve orada savaştığını; kimisinin geri döndüğü, kimisinin geri dönemediği hikâyelerini duyabilirsiniz. Ancak detayları hakkında hiç kimse bir bilgiye sahip değildir. Dolayısıyla biz yaptığımız araştırmalarda zaman zaman bu tür net bilgilere ulaşıyoruz. Mesela Çorum'un Alaca kazasından bir askerimiz sıtmadan dolayı hastaneye yatar, iki gün sonra vefat eder ve onu Laheç'te şehitliğe gömerler. O askerimizle ilgili bilgilendirme yaptığımızda aileler, 'Evet, bu bizim dedemiz olabilir.' diyebiliyorlar.”
1915'TE ŞEHİT OLAN İKİ ASKERİN HİKÂYESİ
Yeşilyurt, 1915'te şehit olan askerlerin hikâyesinin de yeni yeni öğrenilebildiğini belirterek, “Çünkü savaş yıllarında vilayette çıkan gazeteler elimizde değildi. Fakat bugün artık bunlar yaptığımız araştırmalarda gün yüzüne çıkıyor ve biz de bu bilgilerimizi paylaşıyoruz” diye konuştu.
Araştırmalarda bir gazetede iki askerin ismini gördüğünü anlatan Yeşilyurt, şunları kaydetti:
“Bu askerlerimiz Adanalı ve Gaziantepli. Vazifeli olarak Yemen'in Şibam denilen kazasına görevlendirme olarak gönderdiler ve bunlardan birisi topçu, diğeri de aynı bölükte terzi olarak çalışırlar. Bu iki askerimiz, görevlerini ifa ettikten sonra geri dönerken yolda maalesef bazı isyancı veya eşkıya olarak nitelendirebileceğimiz kişiler tarafından El Arus köyüne yakın bir mevkide saldırıya uğrarlar ve şehit edilirler. Tabii Valimiz Mahmut Nedim Bey ve beraberinde bir heyet toplanır. İlk başta düşünülen, 'Askerlerimiz acaba firar mı ettiler?' şeklinde. Fakat sonra yapılan araştırmalarda askerlerimizin şehit edildiklerini ve üzerlerindeki tüfeklerinin ve çeşitli cephanenin çalındığı tespit edilir.
Vali başkanlığında yer alan bir heyetle Şibam merkezine gidilir. Askerlerimizin şehit edildikleri ve defnedildikleri yerleri bulurlar. Askerlerimizin naaşını oradan alıp törenle Şibam'a taşırlar, Şibam'da da askeri karargâh olarak oluşturulmuş yerde onları tekrardan defnederler. Bugün bu 2 askerimiz, yani Adanalı Ali ile Gaziantepli Hanefi'nin mezarları Yemen'in Şibam kentinde bulunmaktadır. Şehitlerimizin mezar taşları yazdırılmış, Yemen'e gitmek bugün mümkün olsa belki bunları tespit etmemiz daha da kolaylaşacaktır.”
“AİLELER, BİZİMLE İRTİBATA GEÇEBİLİRLER”
Yeşilyurt, Anadolu'daki bazı ailelerin, dedelerinin ya da bir yakının Yemen'e gittiğini, şehit olduğunu veya Yemen'de kaldığını duyduğunu belirterek, “Ama biz Adanalı Ali ve Antepli Hanefi'nin, Mehmetçiklerimizin şehit olduklarını biliyoruz, isimlerini biliyoruz, babalarının isimlerini biliyoruz. Nerede şehit edildiklerini ve nereye gömüldükleri biliyoruz. Bundan yola çıkarak ailelerimiz ya da bu şehitlerimizin dedeleri, yakınları olduğunu düşünen aileler bizimle irtibata geçebilirler ve biz bunları doğru bir şekilde yönlendirebiliriz” dedi.
Yeşilyurt, Yemen'de 1870'ten 1918'e kadar geçen sürede 250 ila 500 bin arasında şehit verildiğinin bilindiğini aktardı.
Şehit yakınlarına o dönemde, şehadetname belgesinin gönderildiğini anlatan Yeşilyurt, şunları söyledi:
“Ancak Yemen'den Anadolu'ya bir postanın gönderilmesi çok zorlaşıyor. Birinci Dünya Savaşı başlayıp da Yemen de bu savaşa dahil olunca, İngilizler, denizden abluka altına alıyorlar ve kesinlikle hiçbir kayık, geminin gidişi söz konusu olmuyor. Savaşın başında telgraf hatlarımız tahrip ediliyor, bir haberin gönderilmesi iki üç ayı buluyor. Daha sonradan çeşitli harekâtlarla karadaki abluka kaldırılıyor ve bizim iletişim şansımız doğuyor. Ailelere şehadetnamenin gelmiş olabileceğini düşünmüyorum.
Yakın zamanlarda Yemen arşivinden şüheda defteri adı altında şehit askerlerimizin künyelerinin tutulduğu bir defter var, bununla ilgili bir dönüş gerçekleşecektir. Daha net; hangi askerimiz hangi şehirli, nerede şehit olduğuna dair daha net bilgiye erişebileceğimizi düşünüyorum. İlerleyen dönemlerde, biz bu söylediklerimizi kitaplaştırmayı da düşünüyoruz, dolayısıyla halkımız daha net bilgilere erişebilecektir.” (AA)
 

Editör: TE Bilisim