Katledilen kadınların isimlerinin yer aldığı “İsyanımız 8 Mart” yazılı pankartın açıldığı basın açıklamasında sık sık “Kadın-erkek birlik; iş-ekmek-özgürlük” sloganı atıldı. 
8 Mart 1857'de ABD'de ağır çalışma koşullarına, uzun çalışma saatlerine ve düşük ücretlere karşı greve çıkan dokuma işçisi 129 kadının yanarak can vermesinin ardından 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart 1910 yılından beri kadınların birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak sokaklara çıktığı gün olduğunu söyleyen EMEP İl Yönetim Kurulu Üyesi Meliha Üşüdür, “O günden beri her yıl 8 Mart'ta kadınlar olarak dünyanın her yerinde kapitalizme, yoksulluğa, savaşa, şiddete, ayrımcılığa, ataerkilliğe karşı eşitlik ve özgürlük talepleriyle sokağa çıkıyoruz. Bugün de yine aynı taleplerle sokaktayız” dedi. 


Kadınların evde, işte, okulda, fabrikada, sokakta kısacası her alanda maruz kaldığı eşitsizliğin bugün dünden daha can yakıcı bir sorun olduğunu söyleyen Meliha Üşüdür, “Burjuva iktidarların özellikle son 15 yıldır sürdürdüğü gerici-muhafazakâr yaşam dayatması, toplumsal eşitsizliği ve sömürüyü kadınlar için daha da derinleştiriyor” ifadelerini kullandı. 
Günümüz Türkiye’sinde her gün sayısız kadının tacize, tecavüze ve şiddete uğradığını dile getiren Üşüdür, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Yalnızca 2019 yılında şiddet gören 474 kadın öldürüldü.  2020 yılının yalnızca ilk 2 ayında ise 49 kadın cinayete kurban gitti. Kadına yönelik işlenen ve giderek dozu da sayısı da artan bu şiddet vakalarını önlemek için politikalar üretilmesi gerekirken; erkek egemen iktidar şiddeti perçinlemek ister gibi 6284 nolu kanuna ve İstanbul Sözleşmesine saldırıyor. Nafaka hakkının sınırlandırılmasına, çocuklara tecavüz eden kişinin çocukla evlenmesi halinde cezasız kalmasına uğraşıyor. 


Milli Eğitim kitaplarından ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramı çıkartılıp karma eğitim karşıtı uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Sebebi olmadığımız krizin tüm yükü herkesten çok biz kadınların omzuna yıkılıyor. Ne kadar çalışırsak çalışalım yoksulluk derinleşiyor, yoksulluk derinleştikçe, işsizliğin hızla artışıyla birlikte kayıtdışı, güvencesiz ve taşeron çalışma yaygınlaşıyor. ‘Eşit işe eşit ücret’ talebimiz görünmezleşirken; ücret eşitsizliği ve toplumun içine sürüklendiği bunalımla şiddet giderek artıyor. 
İçerde ve dışarda ısrarla yürütülen savaş politikaları en çok kadınlara zarar veriyor. Irak'ta Suriye 'de Libya 'da girişilen her operasyon binlerce dolara yani daha çok yoksulluğa mal olurken diğer yandan binlerce insan yerinden yurdundan ediliyor. En çok da kadınlar ve çocuklar mülteci olmaya itiliyor.
Burada saydığımız ya da sayamadığımız sorunlarımıza karşı dayanışmayı güçlendirmek, artan baskı karşısında gerçek anlamda eşitlik, özgürlük, barış taleplerimiz için birlik olmak zorundayız. 
Birlik olup bize dayatılan bu şartlara itiraz etmek en doğal hakkımız. 
İşçi kadınların mücadele tarihinin yarattığı 8 Mart, tüm dünya çapında kadınların taleplerini ve mücadelelerini ortaklaştıracağı bir gündür. 
Bizler bu tarihi mirasla kazanılmış hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Yaşanabilir bir dünya için barışı, eşitliği savunmaya devam edeceğiz. 
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde tüm kadınları el ele vermeye, birleşmeye ve değiştirmeye çağırıyoruz.” (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim