Çorum Şeker Fabrikası’nın kapatılacak olan 14 fabrikadan birisi olduğunu belirten Saymaz, “Başbakan Binali Yıldırım özelleştirmelerle ilgili olarak ‘devlet piyasadan elini çekmeli’ dedi. 40 yıldır hep aynı laf söyleniyor; ‘devlet elini piyasadan çeksin’. Bunu ilk olarak 24 Ocak 1980’de denemek istediler. Bunun için de 12 Eylül darbesi yapıldı. O tarihten buyana 346 kalem malı sattılar. Şimdi Cumhurbaşkanı’nın danışmanlarından bir tanesi ‘keşke Telekom’u satmasaydık’ diyor. Yarın Şeker için de aynısını diyecekler” şeklinde konuştu.

1980 öncesinde ülkemizde yangın bir sendikalaşmanın bulunduğunu kaydeden Saymaz, “O zaman Türkiye’de 2.5 milyon sendikalı işçi vardı. Özelleştirme hamlesinin en yakıcı sonucu işçilerin sokağa atılması oldu. Bugün kayıtlı işçi sayısı 13 milyon, sendikalı işçi sayısı ise 1.2 milyon.

AKP iktidara geldiğinde taşeron işçi sayısı 250 bindi. Bugün bu rakam 1.6 milyona ulaştı. Her 10 işçiden birisi taşeron.

2002’de yılda 80 bin iş kazası yaşanırken, şimdi 5 kat arttı. Ölen işçi sayısı 2002’de 800 ila bin arasındaydı. Geçen yılı 2 binle kapattık. Avrupa’da iş kazalarında Türkiye birincisiyiz” dedi.

“ÜLKENİN BÜTÜN SANAYİ BİRİKİMİ YAĞMALANDI”

Türkiye’nin bütün sanayi birikiminin özelleştirme politikaları nedeniyle yağmalandığını kaydeden Saymaz, konuşmasında şunları söyledi:

“Kendi buğdayımız yetmiyor, dışarıdan buğday alıyoruz. Etimizi avuç içi kadar Bosna’dan alıyoruz. Türkiye toplumu hiç olmadığı kadar yoksullaştırıldı ve onun emeğiyle, onuruyla oynandı. Ülkemizin sanayi birikiminin üzerinde bir kene var. Bu kene, özelleştirmedir, kapitalizmin kendisidir.

Toplumu bu yağmaya ikna etmenin bir yolu vardı, o da siyasal İslamcılık. Kenan Evren’in elinden meydan meydan Kur’an ile dolaştığı günden buyana bu böyledir. Siyasal İslamcılık, yağmanın toplumsallaşmasında ve egemen olmasında suç ortağıdır.

15 Temmuz’da gördük ki, cemaatin dizinin dibine devleti çökertmişler. Bugün baktığımızda 3600 özel yurdun 2700’ü bir tarikata ait. Halen 15 Temmuz’dan ders almamışlar.”

“LAİKLİK EKMEĞE VE HAYATA DAİR ÖNEMLİ BİR MESELE”

“Bu süreçte bir de yeni bir tarihe ihtiyaçları var. Türkiye’yi bir arada tutan laik ve demokratik kimliğe saldırıyorlar. Laiklik ekmeğe ve hayata dair bir meseledir.

Yakın döneme kadar Hatay’dan Irak’a kadar sınır komşumuz IŞİD terör örgütüydü. Sınırımız delik deşik olmuştu. IŞİD kendi ideolojisini Türkiye’ye taşıdı. Resmi rakamlara göre Türkiye’de 10 bin ile 20 bin arasında selefi-vahhabi var. Suriye’de savaşa giden insan sayısı 2750.”

“İLK DEFA HANGİ PARTİNİN NE KADAR OY ALDIĞI BELLİ OLMAYACAK”

İsmail Saymaz, Türkiye’de yarılmanın kurumsallaştığı bir siyasal iklime doğru gidildiğini söyledi. 2019’da seçim yerine AKP ve MHP koalisyonunun halka onaylatılmasının söz konusu olduğunu belirten Saymaz, “Aynı pusulada 2 parti olacak, her yere mühür basılabilecek ve geçerli sayılacak. Daha sonra da oyları kendi aralarında pay edeceklermiş. Dünyada ve Türkiye’de ilk defa hangi partinin ne kadar oy aldığı belli olmayacak.

Sandık başkanlarının hepsi memur olacak. Peki memurun hepsi ne? Devlet uhdesinde demokrasi mi olur? Sürekli 46 seçimlerini gündeme getirenler şimdi ne diyecek acaba? Yüzde 10 barajı sadece MHP için kaldırıldı. Diğer partiler yüzde 9.5 bile alsa barajın altında kalacak. Böyle bir demokrasi olabilir mi?” diye konuştu. (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim