Hizmet sektöründe istihdam edilen kadınların ağırlıkla eğitim sektöründe yoğunlaştığı ve bunu da sağlık sektörünün ve onu da turizm ve finans sektörünün takip ettiği gözlenmektedir. (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü: 2013 Kadın Raporu, s.16)…”Türkiye’de akademik yaşamda kadın istihdam oranları oldukça yüksek düzeydedir. Bugün ülkemizde üniversitelerde kadın öğretim elemanı oranı yaklaşık % 41,1’dir. (TÜİK, 2011-2012).
Kadının akademik yaşamdaki payının artması, özellikle akademik hayatta ücretlerin diğer mesleklere ve özel sektördeki kalifiye elemanlara göre göreli olarak düşmesi ile birlikte yükselmiştir. Günümüzde kadın akademisyenlerin toplam akademik personel içindeki %41,1 oranı pek çok gelişmiş batı ülkesinden daha iyi bir noktaya işaret etmekle birlikte, akademik hayatta yönetici konumdaki kadınların göstergelerine bakıldığında ise durum oldukça vahimdir.

Üniversite Yönetimlerinde Kadın Ağırlığı
Bu çalışmada; üniversite yönetimlerinde ve karar alma mekanizmalarında kadın akademisyenlerin ne kadar yer alabildiği, daha doğru bir deyimle yönetimde ne kadar yer verildiği olabildiğince araştırma konusu yapılmıştır. Araştırmada yöntem olarak 1 Mart tarihinde internet üzerinden YÖK listesi esas alınarak tüm kamu üniversitelerinin web siteleri taranmıştır. YÖK’ün listesinde 104 kamu üniversitesi bulunmaktadır. Bunlar içerisinde İzmir Kâtip Çelebi ve Uşak Üniversitelerinin farklı zamanlarda yapılan denemelere rağmen web sitelerine erişim sağlanamamıştır. Listede öğrencisi görünmeyen Abdullah Gül, Adana Bilim ve Teknoloji, Ankara Sosyal Bilimler ve Türk Alman üniversiteleri araştırma kapsamına alınmamıştır. Ayrıca genel seçimler dolayısıyla istifaların tam olarak web sitelerindeki listelere yansıtılıp yansıtılmadığı da bilinmemektedir. Üniversite web sitelerinin güncel olduğu varsayımı altında tam tarama işlemimiz gerçekleştirilmiş olup, tüm yöneticilerin kurul üyesi olduğu üniversitelerde en üst kurul olan üniversite senatoları taramada esas alınmıştır. Bir hayli oyalayıcı olan ve sabır isteyen bu tarama işlemiyle birlikte Mart başı itibarıyla bu çalışmanın konusu olan yönetimdeki cinsiyet dağılımıyla ilgili kanaatimizce çok çarpıcı ve düşündürücü olan aşağıda vereceğimiz sonuçlara ulaşılmıştır.
Öncelikle üniversitelerin en üst yönetim birimi olan YÖK’ün üyelerinin cinsiyet dağılımına bakarak konuya giriş yapmak doğru olacaktır. 2547 Sayılı yasada YÖK üyeleri: Cumhurbaşkanı tarafından öncelikle başarılı profesörlerden yedi, Bakanlar Kurulunca üst düzeydeki Devlet görevlileri veya emeklileri arasından yedi, Üniversitelerarası Kurulca, Kurul üyesi olmayan profesör öğretim üyelerinden seçilen yedi kişiden oluşur demektedir. 2015 Mart başı itibariyle YÖK sitesine erişim yapıldığında, eksik olduğu anlaşılan 17 kurul üyesinden sadece ikisinin kadın öğretim üyesinden oluştuğu gözlenmektedir. On kişiden oluşan denetim kurulu üyelerinin ise tamamı erkek üyeden oluşmaktadır.
Yine 2015 Mart başı itibariyle tüm kamu üniversiteleri sitelerinde yapılan tarama ile yönetim yapılarına ilişkin aşağıdaki tespitlere ulaşılmıştır:
2547 sayılı yasanın 14. Maddesinde üniversite senatolarının oluşumu “Senato, rektörün başkanlığında, rektör yardımcıları, dekanlar ve her fakülteden fakülte kurullarınca üç yıl için seçilecek birer öğretim üyesi ile rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokul müdürlerinden teşekkül eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Üniversite senatoları üniversite yöneticilerinin hepsini içinde barındıran, karar alma süreçlerinin en üst belirleyicisi olan akademik/yönetsel kurullardır. Taramada ulaşılan sonuçlar ise şunlardır:
- Öncelikle taranan 100 kamu üniversitesinden yalnızca beşinde (Boğaziçi, Dicle, Düzce, Giresun ve Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi) kadın rektör vardır.
- Üniversitelerde rektör yardımcıları rektör tarafından üç, açık öğretimi olan üniversitelerde beş kişiye kadar beş yıllığına atanmaktadırlar. Ancak bazı yeni kurulan üniversitelerde bir ya da iki rektör yardımcısı ile yönetim sürdürülmektedir. Rektör yardımcıları ile ilgili yapılan taramada ise tespit edilen 245 rektör yardımcısından 234’ü erkek, 11’i kadın öğretim üyesinden oluşmaktadır. Bu yönetim kademesinde kadın ağırlığına bakıldığında oranın ise 0,04 olduğu gözlenmektedir.
- Yine üniversite yönetimlerinde rektör, rektör yardımcılarından sonra üçüncü kademede önemli bir yönetim görevi olan fakülte yöneticileri olan dekanların cinsiyet dağılımına bakınca da şu sonuca ulaşılmaktadır: Araştırmamıza konu olan 100 kamu üniversitesinde toplam 918 Fakültenin -gerek asaleten gerekte vekaleten hep birlikte ele alındığında- 823 erkek, 95 kadın öğretim üyesi yöneticisi olduğu gözlenmiştir. Buradaki ağırlık ise 0,10 dur.
- Üniversitelerin idari personelinin üst amiri olarak işlerin işleyiş ve koordinasyonunu sağlama sorumluluğu olan üniversite genel sekreterlerinin cinsiyet dağılımına bakıldığında ise; taranan 100 üniversiteden sadece 10 üniversitede kadın genel sekreter olduğu gözlenmiştir. Kadın genel sekreterlere ise, bir iki istisna hariç genelde köklü üniversitelerde rastlanmaktadır.
- Öğrenciler arasında seçimle belirlenen ve öğrencileri senatoda temsil etmek üzere gönderilen öğrenci temsilciliklerinde ise site listelerinde yer aldığı kadarıyla temsilcilerin tamamı erkektir.
- Üniversite yönetiminde ve senatolarında hiç kadın öğretim üyesinin olmadığı üniversiteler; Ağrı İbrahim Çeçen, Bayburt, Bursa Teknik, Çankırı, Hitit, Kastamonu, Şırnak, Siirt, ve Muş Üniversiteleridir.
- Sembolik olarak bir ya da iki kadın senatörün yer aldığı; yani rektör, rektör yardımcısı ya da dekan düzeyinde hiç kadın senatörün bulunmadığı üniversite sayısı kamu üniversitelerinde 47’dir.
- Kadınların üst düzey yönetici olarak yer aldığı alanlar ise ağırlıkla; güzel sanatlar, sağlık hizmetleri, turizm, iletişim ve yabancı diller gibi alanlar olduğu gözlenmektedir. Tıp, teknik alanlar, mühendislik, ilahiyat ve İİBF gibi toplumsal işbölümünün erkek egemen kıldığı alanlarda birkaç istisna dışında hemen hemen hiç kadın yönetici yoktur.
Günümüzde üniversitelerdeki kadın akademisyen ağırlığı % 41,1 olmasına rağmen, rektör düzeyinde %5, rektör yardımcısı düzeyinde % 4, fakülte dekanları düzeyinde %10’luk temsil göstergeleri ciddi bir a-simetriye ve kadınların yönetimdeki temsil kabiliyetindeki eksikliğe işarettir. Kısacası hiç kadın yöneticinin olmadığı üniversitelerimizde ya da senatolarında sembolik olarak bir-iki kadın senatörün olduğu çoğunlukla yeni kurulan üniversitelerimizde kadın akademisyenlerimizin karar verme süreçlerine katılamadığı, yönetimde temsil edilmedikleri ve yönetime kadın akademisyenlerin yaşadığı sorunların yansıtılamadığı anlaşılmaktadır.
Bundan sonra belirlenecek olan üniversite politikalarına ışık tutması ümidiyle tarama sonucu elde ettiğimiz bulguları okuyucunun takdirine sunuyor ve yararlı olmasını diliyoruz.

Editör: TE Bilisim