Hitit Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Öğrenci Topluluğu (TÜDAT) "26. Yılında Tarihin Kara Gecesi Hocalı Katliamını Anma Programı ve Fotoğraf Sergisi" etkinliği düzenlendi.
Programa konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Kürşad Zorlu, yaşanan olaylara bakıldığında sözde Ermeni Soykırımı iddiaları da dahil hepsinin bir bütün olduğunu belirterek, Ermeniler’in 1925 yılında olduğunu iddia ettikleri bir takım hadiseleri, bir kısım yalan belgeleri kullanarak ve arkalarına aldıkları diasporoyla küresel sermaye ile içerisinde konuşlanma avantajlarıyla Türkiye’ye karşı her yıl sözde Ermeni soykırımı iddiasında bulunduklarına dikkat çekti. Türkiye’nin ciddi bir süre bu iddialar karşısında aktif olmak yerine sürekli savunma pozisyonunda olan çalışmalarını güncelleyemeyen bir dezavantajla karşı karşıya kaldığını belirten Zorlu, siyasette, ekonomide sosyal yaşamda, medya yapıcılarında, kamuoyu oluşturma sisteminde Türkiye’nin tezlerine inanmayan insanların varlığına işaret etti.


Azerbaycan’ın Türkiye için çok farklı bir yerinin olduğunu anlatan Zorlu, “Bunca sorunun içerisinde Türkiye ile Azerbaycan’ın bir arada “iki devlet tek millet sözünü” kullanıyoruz. Dünyanın getirdiği şartlar iki ülkenin ihtiyaçları çok fazla değil 10 yıl içerisinde Türkiye ile Azerbaycan’ın bir olmasını sağlayacak gelişmelerle bizleri karşı karşıya bırakıyor. 2009 yılında Türk Konseyi kuruldu. Azerbaycan ve Türkiye orada uluslararası örgüte üyeler. Burası Türk birliğinin kuruluşunun siyasi bir zeminidir. Bir çatıya dönüşmektedir. İnşallah yakında iki ülkede bu birliğe katılacak ve hızla büyüyecek. Milletlerin zor dönemlerinde gerçek dostluk ve kardeşliğe ihtiyacı var. Onun için Azerbaycan’ın çok farklı bir yeri var. Diğer Türk Cumhuriyetleri’de çok önemli. Ancak diğer ülkelerin hala aşamadıkları sorunlar ve hala aldıkları ciddi tehditler var. Azerbaycan biraz daha farklı. Kafkasya’da bu zincirlerden biraz daha kurtularak Türkiye ile ilişkiler kurmak istiyor. Gençler Azerbaycan’dan buraya gelen öğrencilere sahip çıkın. Onlarla etkileşiminizi farklı noktaya taşıyın. Bu gerçekle hareket ettiğimizde aşamayacağımız hiçbir problem yok” ifadelerini kullandı.
Hocalıdaki katliam ve gelişmelerin 1992 yılında birdenbire ortaya çıkan gelişmeler olmadığını vurgulayan Zorlu, “18. yüzyılda temelleri atılan zihinsel bir projenin vahşi şekilde hayata geçiriliş şeklidir. 18. yüzyılda Delitpetro adında bir Çar vardır. Öldüğünde vasiyetnamesi ortaya çıkıyor. Bu bölgenin yıldızı Gürcistan’dır. Gürcistan’a ulaşabilmek için Azerbaycan ve Ermenistan’ı etkisiz hale getirmek gerekmektedir. Azerbaycanı kuşatmak için Türkiye’nin doğusu ve güney doğuna Ermeniler yerleştirip orada bir devlet oluşturmanızı istiyorum diye bir vasiyet var. Bunun üzerinde Ruslar hızla Karabağ bölgesini kuşatmaya yönelik çalışmalar başlatmıştır. Hocalı Dağlık Karabağ içerisinde küçük bir yüz ölçümüne sahip. Azerbaycan topraklarının 5’te biri Ermenistan’ın işgali altındadır. Bu işgal gerek Avrupa Birilği, gerek BM kararlarıyla tescil edilmiştir. Uluslararası kuruluşlar Ermenistan’dan burayı boşaltılmasını istemiştir. Ancak herhangi bir hareket yoktur.
Konu Ermenilere geldiğinde Ermenistan’ın çıkarları söz konusu olduğunda bir anda duymayan, görmeyen bu maddeleri dikkate almayan uluslararası bir camia ortaya çıkıyor. Ama Türkiye Afrin’de ‘teröristleri söküp atacağım’ dediğinde ortalık ayağa kalkıyor” diye konuştu.
Türk milletinin hiçbir zaman hiçbir millete sömürge gözüyle bakmadığının altını çizen Zorlu, şunları kaydetti:
“Biz Türk milleti olarak hiçbir zaman arada boşluk bırakmaksızın dünya tarihinde devlet olarak devam etmiş tek milletiz. Bu millet hiçbir vakit sömürge olmadığı gibi hiçbir millete de sömürge olarak yaklaşmamıştır. Hocalı stratejik bir yerde. O bölgede tek havaalanı Hocalı’da. Bölgeyi kuşatmak isteyen Ermenistan askeri malzeme indirmek istediğinde burayı kullanmak zorunda. İkincisi bütün karayolları buradan geçmekte. Yollarının kesiştiği noktada. O gün Hocalı’da 106’sı kadın 613 kişi alçakça katledildi. Ya Karabağ ya ölüm diyoruz başka yolu yok. Biz ırkçı bir millet değiliz. Nefretimizi büyük bir vakurla yaşamayı bilen devletiz.
Minsk grubu diye bir grup var. Eş başkanları Amerika, Rusya, Fransa. Ermenistan devleti bir proje devletidir. Bu proje devletinin sözde Ermeni soykırımı iddiasının altında yatan şey cephede savaşan Türk ordusunun cephe gerisinde zafiyete düşmesi için isyan çıkarılmasını sağlayan bir mekanizmadan ibarettir. Bunlar 150 yıllık süre içerisinde Türkiye ve Azerbaycan sınırlarına adım adım yerleştirilmişlerdir. 19. Yüzyılın başından 1908 yılına kadar yaklaşık 1 milyon Ermeni bu coğrafyaya başka coğrafyalardan getirilerek yerleştirildi. Bunlarda büyük Ermenistan devleti hayaliyle bu oyunun parçası oldular. Biz meşru müdafa yaptık”

Editör: TE Bilisim