Sıralamada Türkiye’nin, 70 ülke içinde fende 52., matematikte 49., okumada 50. sırada yer aldığını belirten Yaşar, 2003 yılında 434 olan Fen puanının 425'e, 423 olan matematik puanının 420'ye, 441 olan okuma puanının ise 428'e düştüğünü kaydetti.

“PISA sonuçları, eğitim sistemimizin dünyadaki bilimsel ve ekonomik gerçeklere duyarlı bir yapıya sahip olmadığını gösterdiği gibi 4+4+4 gerici eğitim sisteminin yarattığı çöküşü de ortaya koymuştur” diyen Yaşar, Türkiye'deki sistemin, çocuğun yeteneklerine göre bir yönlendirme değil, çocuğun başarısına göre bir yönlendirme yapmak olduğunu, başarının ise çocuğun ve ailenin doğrudan belirleyebileceği bir ölçüt olmaktan çıktığını kaydetti.

OECD ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 6’sının eğitime ayrılmaktayken, MEB’in 2017 bütçesinin milli gelire oranı sadece yüzde 3,54 olduğunu belirten Yaşar, “Bugün devletin okullarda dağıttığı kitaplar politik amaçlara hizmet eder hale gelmiştir. İçerik yönünden yetersiz, bilimsel olmaktan uzak ve yandaş firmalara hazırlatılan kitaplar, öğrencilere en temel bilgileri bile verebilecek nitelikte değildir.

Milli Eğitim Bakanlığı, dini eğitimi yaygınlaştırmaya çalışmaktadır.

Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılması, eğitimin eşit, parasız ve kamusal niteliğinin arttırılması ile mümkün olur. Ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşaklar, değerler eğitimi adı altında verilen din eğitimiyle değil, akıl, bilim ve sanat ortamında verilen eğitim sistemiyle yetiştirilmelidir” dedi.

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim