15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, eğitim ve yükseköğretim alanına yönelik sıkıntıların arttığını, eğitim politikalarından sendikal faaliyetlere, özlük ve mesleki sorunlardan iş güvencesine kadar geniş bir alanda ciddi tahribat yaşandığının ifade edildiği açıklamada OHAL uygulamaları ile adeta kurunun yanında yaşın da yandığı vurgulandı.

Eğitim-Sen Çorum Şubesi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Ülke genelinde OHAL sürecinde yaşanan ihraçlar ve açığa almalar bazı il ve ilçelerde okullardaki öğrencilerin eğitim hakkından yararlanamamasına, öğrencilerin öğretmensiz kalmasına neden olmuştur.

2016-2017 eğitim öğretim yılında ebeveynleri kamudan ihraç edilen ve örgün eğitim içinde yer alan çocuklar için, okul idareleri ve rehberlik servisleri tarafından bir çalışma yapılması gerekirdi. Yüz binlerce çocuk; çaresizlik, utanç, suçluluk, ürkeklik-korkaklık, endişe, öfke, kırılganlık, güvensizlik, değersizlik, anlamsızlık vs. gibi olumsuz duygularla baş etmeye çalışarak eğitim hayatlarını sürdürmeye çalışmıştır.

Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verirken, eğitimin temel sorunlarının çözümüne yönelik politikalar geliştirilememektedir. Eğitimde önde gelen sorunların çözülememesinin temelinde, eğitimin herkesin eşit koşularda yararlanması gereken temel bir insan hakkı olarak görülmemesi gelmektedir.

Yıllardır çözüm bekleyen ikili öğretim uygulamalarının sürmesi, eğitim müfredatına yönelik bilim dışı müdahalelerin artması, felsefe-bilim-sanat derslerinin azaltılması, otizmli ve zihinsel engelli çocuklara zorunlu din dersi getirilmesi, okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine yönelik dini etkinliklerin yaygınlaşması, kalabalık sınıflar, eğitimi dinselleştirme adımları ve giderek artan karma eğitim karşıtı uygulamalar, sınav merkezli eğitim uygulamalarının sürdürülmesi, PISA 2015 gibi uluslararası sınavlardaki başarısız sonuçlar, taşımalı eğitim, fiziki donanım ve altyapı sorunlarının sürmesi, okullarda yaşanan şiddet, çocukların dini cemaat ve vakıfların yurtlarına yönlendirilmesi ve barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, yurt yangınlarında yaşamını kaybetmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamalarının artması, öğretmenlerin mesleki gelişiminde yaşanan sorunlar, ataması yapılmayan öğretmenler sorunundaki çözümsüzlük devam etmektedir.

İŞ GÜVENCEMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ

Siyasal kadrolaşmanın arttığı bir ortamda iş güvencesinden de söz edilmez. İş güvencesinin olmadığı bir ortamda eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleşeceği ve sağlıklı nesiller yetiştirmenin mümkün olmayacağı açıktır.

İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde yaşanan bu nitelik bozulmasıyla belirginleşen mevcut tablonun öncelikli sorumlusudur. MEB, yıllardır yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmiş, öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirememiştir.

Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına son verilmelidir.

Tüm eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencilerimiz ve velilerimizi ülkemizin ve eğitimin geleceği için, işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz ve geleceğimiz için dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim