Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) düzenlediği 'Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı'nda konuşan Maliye Bakanı Naci Ağbal, vergi reformu; büyüme hedefleri, inovasyon ve enflasyonun tek haneye indirilmesi ile alakalı önemli açıklamalarda bulundu.

Katma Değer Vergisi (KDV) kanunundan herkesin şikayetçi olduğunu ve bu sorun ile ilgili reformlar yaptıklarını dile getiren Bakan Naci Ağbal, “Katma değer vergisi (KDV) ile Türkiye 1985 yılında tanıştı. Dolayısıyla yaklaşık 32 yıllık uygulaması olan bir kanun birçok ülkenin özellikle dolaylı vergiler alanında modern bir vergileme sistemine geçmek amacıyla uygulamaya geldiği bir vergi. Dolayısıyla KDV, Türk Vergi Sistemi açısından doğru bir tercih. Bugüne kadarda hem vergi hasılası bakımından hem de oluşturduğu değer bakımından hem ekonomimize yön verdi hem de kamu maliyesine önemli bir gelir kaynağı oldu. Göreve başladıktan sonra Türk vergi sistemiyle ilgili genel sorunları sizlerden dinlemek amacıyla birçok yerde toplantılar yaptık. Herkes KDV'den şikayetçiydi.

Türkiye'nin dört bir tarafında KDV kanunundan büyük şikayetler var. Mevcut sistem büyük bir bürokrasiyi içeriyor. Karmaşık bir sistem aslında KDV tüketimi vergilendiren bir vergi olması gerekir ama uygulandığı şekliyle kanunun yapısı itibariyle bakıldığında tüketimi değil üretimi, yatırımı, işletmeleri ve ihracatı vergilendiren bir vergiye dönüşmüş. Ciddi anlamda işletmelerimizin mevcut sistem dolayısıyla devlette birikmiş ciddi alacakları var. Yani biz size bayağı da borçluyuz çalışmalar sırasında onu da gördük. 140 milyar lirayı aşan bir KDV alacağı reel sektörün devletten var. Sistem zaman içerisinde gittikçe karmaşıklaşmış, oran yapıları farklı farklı oranlar ve bu oranların meydana getirdiği kayıt dışılık, piyasadaki rekabeti bozucu etkileri. Yani KDV'den memnunum diyen bir Allah'ın kulu görmedim, herkes şikayetçi, biz de şikayetçiyiz. Bizde kendi açımızdan baktığımız zaman para da toplayamıyoruz. Az sayıda firmadan KDV topluyoruz. Milyonun üzerindeki işletme hemen hemen neredeyse hiç KDV ödemiyor.

Demek ki sistemde ciddi yapısal sorunlar var. Sistem bu haliyle sürdürülebilir değil sistem bu haliyle yatırımın, üretimin hatta istihdamın ve ihracatın önünde engel oluşturuyor. Özellikle de mevcut KDV sistemi yerli üretimin aleyhine çalışıyor. Yani ithalat yapmak daha cazip. Bir ihracatçı ihraç yapacağı malın bir kısmını içeriden mi alsın dışarıdan mı getirsin? Dışarıdan getirmek mevcut KDV sistemine göre daha karlı. Dolayısıyla bütün bunları gördüğümüz noktada dedik ki 32 yıllık bir kanunun artık reforma tabi tutulma zamanı gelmiş. Bunu nasıl yapacağız? Bunu biz mi yapacağız? kim dertliyse derdi üzerinde taşıyana bunu sormamız gerekir dedik ve burada bütün Sivil Toplum Örgütlerine çağrıda bulunduk. Dedik ki; evet bu ifade edilen görüşlere hak veriyoruz, bir KDV reformu yapmak çok önemli ve ivedi ama bu konuda bakanlık olarak tek başımıza bu işin üstesinden gelemeyiz. Eğer iyi iş yapacaksak, doğru iş yapacaksak sizlerle istişare ederek bunları yaparız dedik ve birçok Sivil Toplum Örgütünden de bu konuda son derece olumlu geri dönüşler aldık” diye konuştu.

Son bir buçuk yılda çok zorlu bir dönem geçirdiklerini fakat bunun üstesinden gelerek göstergelerin Ocak’tan itibaren olumlu bir seviyeye ulaştığını belirten Ağbal, “2016 yılı herkes için olağanüstü olayların meydana geldiği; bir taraftan ekonomide sıkıntıların olduğu bir taraftan jeopolitik etrafımızdaki ülkelerde ciddi sıkıntılar oldu. Terör belaları geldi. İçeride alçak 15 Temmuz Darbe Girişiminin olağanüstü etkileri oldu. Gerçekten Türkiye çok olağanüstü bir dönemden geçti ve Türkiye'yi ileriye taşıyacak bir anayasal reform da bu süreçte 16 Nisan'da yapıldı. Bütün politika araçlarını kullanarak ekonomide canlanmayı gündeme getirecek bütün tedbirleri almak için çok çalıştık. Ve bugün görüyorum ki 2017 yılının Ocak ayından itibaren ekonomide birçok gösterge arka arkaya olumlu gelmeye başladı.

Moraller düzeldi. Ben morallerde bir bozukluk görmüyorum. Herkesin morali iyiyse sorun yok demektir. Bu sene 2017 yılında yüzde 5 civarında bir büyüme yakalayacağımızı öngörüyoruz. Yani ortaya çıkan rakamlar ileriye dönük beklentilerde Türkiye yüzde 5 civarında bir büyümeyi rahatlıkla sağlayacak. Ama bu büyümeye bu sene ihracattan çok önemli bir katkı gelecek. Bu bizi sevindiriyor çünkü bir büyüme hikâyesinde büyümenin sadece oranı tek başına yeterli değil iki şey daha önemli; bir büyümenin kalitesi, iki büyümenin sürdürülebilirliği yani bir oran yakalarsınız bir yıl yüzde 8, ertesi yıl onu sürdüremezsiniz. Olmadı, bir başka şey yüzde 7 büyürsünüz ama tamamen tüketime dayalı bir büyüme olur. Onu da kaliteli bir büyüme olarak addedemeyiz. Onun için hükümet olarak Türkiye'nin yüksek büyüme oranlarına ihtiyacı var. Artan iş gücü yine ekonominin ihtiyaçlarına göre yüzde 5 ile 6 civarında en asgari büyümemiz lazım. Bu büyümeyi de daha çok yatırım üretim ve ihracata dayandırmamız lazım ve burada da bunun sürdürülebilir olması lazım” ifadelerini kullandı.

Önümüzdeki dönemde enflasyona sebep olabilecek herhangi bir vergi artışını yapmayacaklarını söyleyen Ağbal, artık rekabetin emekte değil, inovasyon ve AR-GE’de olduğunu sözlerine ekledi. (İHA)

Editör: TE Bilisim