BASK Çorum İl Temsilcisi Hayati Çam, 3 Ağustos 2015 tarihinde başlayacak 2016-2017 yılları toplu sözleşme görüşmeleri için görüşlerini açıklayan konfederasyonların görüşmeler başlamadan ipe un sermeye başladıklarını, masada başarısız olmak için her şeyi yaptıklarını söyledi.
Toplu sözleşme masasına oturacak üç konfederasyonun ne yapmak istediklerini anlamakta zorlandıklarını belirten Hayati Çam, basın açıklamasında şöyle dedi:
“Toplu sözleşme masasına oturacak üç konfederasyonun kamuoyuna açıkladıkları talepleri, toplu sözleşme taleplerinden çok boş tribünlere mesaj mahiyetindedir. Ne bağcıyı dövmek, ne de üzüm yemek istiyorlar.
20 gün sürecek görüşmelerde toplu sözleşme konuları 4688 sayılı Kanunun 28’inci maddesi ile belirlenmiştir. Önceki yıllarda olduğu gibi, kapsam dışına çıkmak, topu taca atmak, toplu sözleşmeden bir şey beklememek demektir.
İktidar yanlısı sendikalar “iktidarı zora sokmamak” için, muhalefet partilerinin yandaşı sendikalar da “hükümetten bir şey almayalım, iktidar partisine kızgınlık artsın” yaklaşımı içinde olmaktan vazgeçerek güçlerini birleştirmelidir. 3 milyon civarındaki memur kitlesi; bir ve ilk kez olsun, konfederasyonlardan, üyelerinin ve memurların çıkarları için ortak tavır ve ortak söylem içinde olmalarını beklemektedir.
Aksi halde, toplu pazarlık masası toplu masal masası haline gelecektir.

“ÖNCE REVİZE TOPLU SÖZLEŞME”

BASK olarak toplu pazarlık masasına oturacak konfederasyonları aşağıdaki hususlarda uyarmayı görev sayıyoruz:
Birinci olarak; 3 Ağustosta başlayacak görüşmelerin 2016-2017 dönemini kapsayacağı dikkate alınarak, öncelikle kazanılmış hakların korunacağına dair öncelikle Hükümetten taahhüt yazılı alınması, bu taahhüdün kamuoyuna açıklanması ve muhtemel kayıpların önlenmesi gerekmektedir.
İkinci olarak; 2016-2017 görüşmelerine başlamadan önce, 2014 yılının ödenmeyen enflasyon farkının ödenmesi ile aynı dönemlerde işçi ve memur konfederasyonları ile imzalanan toplu sözleşmelerin 2015 yılına ilişkin bölümlerinde eşitleyici ve dengeleyici düzenlemeler yapılmasını sağlayacak revize bir toplu sözleşme imzalanmalıdır.
Hatırlanacağı gibi, 2014 yılında memurlara, ortalama yüzde 5 tutarındaki enflasyon farkı ödenmemiştir. Ve yine hatırlanacağı üzere, 2015 yılında memurlara enflasyon farkı ile birlikte toplamda yüzde 7,76 oranında artış verilirken, kamu işçileri için imzalanan kamu toplu sözleşmelerinde önce düşük ücretlere 50 ila 100 lira arasında iyileştirme yapılmış, ardından 11,3 oranında artış ve 500 lira tutarında ve 7. İkramiye niteliğinde Denge Ödeneği verilmesi imza altına alınmıştır
Her iki kesimle imzalanan toplu sözleşme arasında memur aleyhine oluşan ortalama yüzde 6 civarındaki fark ile 2014 yılında ödenmeyen ortalama yüzde 5’lik farkın, kümülatif yüzde 11,3 oranındaki artışın revize toplu sözleşmeye bağlanarak teminat altına alınması şarttır.
Üçüncü olarak; görüşmelerin başında, hükümetten, 2015-2017 Orta Vadeli Mali Planda 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin yüzde 5’lik enflasyon öngörüsünün toplu sözleşme görüşmelerinde bağlayıcı olmayacağını, toplu sözleşme görüşmelerinin özgür bir ortamda yapılacağının kamuoyuna deklere etmesi istenmelidir. Aksi takdirde, masada hükümet bildiğini okuyacaksa, ortaya kırk bahane sürecekse toplu sözleşme görüşmelerine oturmanın anlamı yoktur. Bunun adı da toplu sözleşme olmayacaktır.
Bu üç konuda anlaşma sağlanamadığı takdirde tüm sendika ve konfederasyonlar toplu pazarlık masasını terk ve boykot etmelidir.

“KAPSAM DIŞINA ÇIKACAK SENDİKALAR
MEMURU PEŞKEŞ ÇEKECEK DEMEKTİR”

Dördüncüsü; 4688 sayılı Kanunun 28 inci maddesi belirtilen toplu sözleşmenin kapsamı dışına çıkılmamasına dikkat edilmelidir.
Anılan maddede toplu sözleşme konuları “kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları” şeklinde 17 kalem olarak belirlenmiştir. Toplu sözleşmenin iki yıllık bir süre için imzalanacağı göz önüne alınacak olursa, yaklaşık 20 gün sürecek görüşmelerde kapsamdaki 17 konu konuşulmalı, 730 günden geri kalacak 710 günde ise istenirse diğer konular her zaman konuşulabilir.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, kapsam dışı ve yılın her günü konuşulabilecek konularla masaya oturulması halinde, toplu görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
Unutulmamalıdır ki, 13 yıllık toplu pazarlık döneminde kapsamdaki 17 konudan her yıl birisi çözülmüş olsaydı, şimdi 17 başlıktan 4’ünü konuşuyor olacaktık.
Masaya oturan sendikalar, geçmiş pazarlıklardan ders alarak kapsam dışına çıkmamalıdır.
Kapsam dışına çıkarak başka konuları gündeme taşımak gündem saptırmaktır, hükümetin işini kolaylaştırmak ve hükümetin elini güçlendirmektir.
Kim ki kapsam dışına çıkarak, 17 başlığın dışındaki başka konuları gündeme taşırsa, memur yine peşkeş çekecek, demektir.
Ancak, kapsamdaki konuları yüzdelik artışlara bağlamaktan Hükümet de sendikalar da vazgeçmelidir.
Artık yüzdelik artışların dönemi kapanmalıdır. Pazarlıklar yüzdeler üzerinden değil gerçek hayat rakamları üzerinden yapılmamalıdır.
Aylık açlık ve yoksulluk rakamları açıklayan sendikalar; en düşük memur aylığını kendi açıkladıkları yoksulluk sınırı altında teklif ediyor iseler, memurları yoksulluğa mahkûm ediyorlar, demektir. Taleplerin ve kabul edecekleri düzeyin, yani imzalayacakları toplu sözleşmenin yoksulluk sınırı altında olmaması gerekir.

MEMURLAR, İKRAMİYE BEKLİYOR

Konfederasyonların kamuoyuna açıkladıkları taleplerinde ne idüğü belirsiz ve aslında sendikaların kasasına yönelik “toplu sözleşme ikramiyesi”ni öne çıkarmaları tam bir aymazlıktır.
Toplu sözleşme kapsamındaki en temel başlıklardan biri olan İKRAMİYE konusu, 13 yıllık toplu pazarlık döneminde hiçbir şekilde gündeme getirilmemiş, pazarlık masasına taşınmamıştır.
Kamu görevlileri, ikramiye konusunu kurumlarında birlikte çalıştıkları kamu işçilerinden yakinen bilmektedir.
Kamu işçileri iki kez birer maaş tutarında, 4 kez de yarım maaş tutarında (13 günlük ücret toplamı) olmak üzere her yıl 6 ikramiye almaktadır. 7 Haziran seçimlerine 5 gün kala Hükümet ile Türk-İş arasında imzalanan kamu toplu sözleşmelerinde de bu kez Denge Ödeneği adı altında 500 lira tutarında 7. İkramiye alınmıştır.
Dahası 6772 sayılı Kanun uyarınca kamu işçileri 1956 tarihinden beri yani 59 yıldır ikramiye almaktadır.
Memur Sendika ve Konfederasyonları toplu pazarlık masasında işçi sendikalarını örnek almadır.
Kanun ve toplu sözleşme kapsamında olmasına rağmen ikramiye konusunun pazarlıklarda yer almaması sadece bir beceriksizlik ve basiretsizlik değil memurlara da ihanettir.
Kamu işçilerinin her yıl 6 ikramiye aldığı bilindiği halde, 13 yıllık toplu pazarlık sürecinde memurlara 1 kuruşluk bir ikramiye bile alınamamış olması utanç vericidir.
Ne pahasına olursa olsun bu toplu sözleşmede, memurların ikramiye hakkı, pazarlığın “olmazsa olmaz”ı olmalı, memurlara ikramiye konusu çözüme kavuşturulmalıdır.”
(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim