Çorum Kadın Platformu’na bağlı KESK, DİSK, CHP, EMEP ve Alevi Kültür Merkezi Eğitim-Sen’de bir araya gelerek Emine Gökkız ve Azra Gülendam Haytaoğlu için basın açıklaması yaptı. “Bir evin içinde şiddete maruz kalan çocuklar gibiyiz” denilen açıklamayı CHP İl Kadın Kolları Başkanı Kamile Anar okudu. 
Kadınlarının hiçbirinin güvende olmadığını dile getiren Anar, “Gün içinde şiddetin hangi türüyle mücadele etmek zorunda kalacağımızı bilmeden, aynı acılara maruz bırakılan birbirine sarılan kardeşler gibi… Hiç birimiz güvende değiliz. Doğayı, kadınları, çocukları korumayan bir sistemin içinde her gün yok oluyoruz.  Kadını hayvanı ağacı koruyamayan bir ülkenin içinde her gün daha kötüsü ne olabilir diye düşünüyoruz hepimiz. Sokakta rahat yürüyemeyen ayakları üzerinde durması engellenen her şeyine karışılan oysa özgür ve eşit yaşamaktan başka bir isteği olmayan kadınlar olarak bu bozuk sistemin için de her gün eksilmeye devam ediyoruz” dedi. 
‘KADINLARI KORUMASI GEREKENLER NEREDE?’
Kadınların insanca yaşamaktan başka bir isteğinin olmadığını ifade eden Anar, şöyle devam etti: “Sıradaki ben olabilirim, sen olabilirsin, en yakın arkadaşın olabilir… Hiç birimiz güvende değiliz artık. Aynı gün iki kayıp kadın Emine Gökkız ve Azra Gülendam Haytaoğlu‘nun ölüm haberini aldık.   İş için görüşmeye gittiği erkek tarafından cinsel saldırıya uğrayan ve işkenceyle öldürülen Azra’nın istediği sadece kendi ayakları üzerinde yaşamaktı oysa… İnsanca yaşamaktan başka hiçbir isteği olmayan kadınlar, yasaları uygulamayarak faillere cesaret verenler yüzünden ölüyor. Kadınları koruması gerekenler nerede? Ortada yok…” 
“TECAVÜZCÜLER ÖDÜLLENDİRİLİYOR”
Türkiye’nin artık kadınların her gün şiddetin en az bir türüyle karşılaştığı, sokakta yürürken bile tedirgin olduğu bir ülke haline geldiğine dikkati çeken Anar, şunları kaydetti: “Azra’nın, Emine’nin, katledilen tüm kadınların katilleri, cezasızlık yağdıranlardır. Katilleri, tecavüzcüleri, istismarcıları cezasızlık ile ödüllendirenler bizzat bu kişilerin failleridir. Kadınlar katledilirken haberlerde ne giydiğini nasıl yaşadığını irdeleyen ama katilin adını kısaltanlardır. Kadınlar öldürülmemek, eşit ve özgür yaşamak için sokaklara çıktıklarında copuyla, gazıyla karşımıza dikilen ama katledilirken görmezden gelen kolluk güçleridir. Ülkenin her yanından kadına şiddet haberleri gelirken “Değerlerimize aykırı” denilerek gece yarısı kararnameyle İstanbul Sözleşmesini feshedenlerdir! 
“SÖZLEŞME UYGULANSAYDI AZRA 
VE EMİNE ARAMIZDA OLABİLİRDİ”
İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansaydı bugün Azra, Emine ve diğer kadınlar aramızda olabilir toplumsal cinsiyet eşitsizliği büyük oranda ortadan kalkardı. İşte tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesini uygulatma mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Söndüremediğiniz yangınlara, ölümünden sorumlu olduğunuz tüm canlılara, cinayet faillerine verdiğiniz tüm cesarete, ataerkil zihniyetinize rağmen susmuyoruz ve susmayacağız. Vahşice katledilen Azra, Emine ve diğer tüm kadınlar adına kadın cinayetlerini durdurmak ve haklarımıza kavuşmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın cinayetlerini normalleştirilen sisteminizle her gün eksilmemize neden olduğunuz arkadaşlarımız için seyirci olduğunuz yangınlarla yok ettiğiniz canlılar için mücadelemizi devam ettireceğiz. Bizler sizlere inat İklim krizini, kadın cinayetlerini durdurmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygulatacağız.
“SÖZLEŞMEDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Doğanın yok oluşunu izleyen, kadını çocuğunu koruyamayan sisteminize inat yaşam hakkı mücadelemizden her birimiz için eşit özgür bir yaşam alanı inşa edene kadar da vazgeçmeyeceğiz. Olduğumuz her alandan yüksek sesle söylüyoruz: omuz omuza mücadele etmekten, birbirimizden ve İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz! Mücadelemizle katledildiğimiz, yürürken tedirgin olduğumuz sokakları katillerden geri alacağız!”
(Nurdan AKBAŞ)
 

Editör: TE Bilisim