Ülkenin son 18 yılının tutum değil israf, yatırım değil iflas, yerli malı değil ithalat malı düsturu ile geçtiğini kaydeden Yıldız, Tarım ve hayvancılığın bitme noktasına getirildiğini, montaj sanayinin yerli üretim sayıldığını, ithal muza bile yerli damgası vurulup toplumun zihinleri ile alay edildiğini söyledi. Yaptığı yazılı açıklamada bu dönemde aile çiftçiliği ve geçimlik tarım yapanların önemli bir bölümünün tasfiye olduğunu kaydeden Mehmet Yıldız, tarımı bilenlerin, tarım kültürü ile yetişenlerin sektörün dışına itilip, kent varoşlarına göçe zorlanmışken, tarımı bilmeyen ancak devletin düşük faizli kredileri ile sektör dışından gelip, tarıma yatırım yapıyormuş gibi görünenlerin sayısında ciddi artışlar olduğunu söyledi.

Meksika Nohutu, Kırgız Fasulyesi, Rus Arpası, Washington Portakalı, Sırp Eti, Endonezya Kâğıdı derken toprakların insansızlaştırıldığını anlatan Yıldız, insanların da topraksızlaştırıldığını vurguladı.

1980‘li yıllarda Orta Doğu’nun canlı hayvan ve et tedarikçisi olan Türkiye’nin, dünyanın öbür ucundan Uruguay’dan, Avustralya’dan, Sırbistan'dan, canlı hayvan ve hayvansal ürünleri ithal eden ülke konumuna getirildiğine dikkat çeken Yıldız, “Şeker pancarı fabrikalarının özelleştirilerek üreticinin bitirilmesi, tütünümüzün British American Tabocca'ya satılması, kağıt fabrikalarının kapatılması bütçenin hangi açığını kapatmıştır. En büyük üretici konumundaki Türkiye’nin fındıkta Ferrora'ya mahkûm edilmesi, sertifikalı tohum mağduriyetleri, tatlı sularımız üzerindeki kirli oyunlar hangi hesapların sonucu olmuştur.

Yerli ve milli en kritik kurum ve kuruluşlarımız yok pahasına özelleştirme adı altında yabancılara peşkeş çekilmiş, büyük törenlerle açılışını yapıp gurur abidesi gösterilen köprülerimiz yap-işlet-devret iflas et tiyatrosuna dönmüştür.126 ülkeden 133 değişik ürün ithal etmekteyiz” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim