Şemsi Bayraktar, Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, yaşam için olmazsa olmaz bir madde olan suyun, dünyada dengeli dağılmadığını, kimi bölgelerde kişi başına onbinlerce metreküp kullanılabilir su düşerken, kimi bölgelerde temiz suya ulaşımının neredeyse imkansız bir hal aldığını belirtti. Gıda güvenliğinin, kullanılabilir temiz suya ulaşımın gün geçtikçe daha zor bir hal aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Dünya Bankası, Eylül 2016'da yayınladığı raporunda, su güvenliğinin gelişmede en önemli küresel risklerden biri olduğunu belirtiyor. Bankanın verilerinde, bir an önce önlem alınmazsa Orta Afrika ve Doğu Asya gibi suyun bol olduğu yerlerde kıtlık yaşanmaya başlanacağı, kıtlığın güçlü olduğu Ortadoğu ile Afrika'nın tropikal bölgesi ile sahra arasında kalan Sahel bölgesinde ise durumun kötüleşeceğini vurgulanıyor. Su kıtlığının küresel iklim kriziyle arttığına, bu bölgelerde 2050'ye kadar gayri safi yurtiçi hasılaların yüzde 6 azalabileceğine dikkat çekiliyor. Su kıtlığında gözlenen artışın göçe yol açacağı, dünyada yaklaşık 2,4 milyar insanın gerekli hijyen koşullarına sahip olamayacağı, 663 milyon insanın ise temiz içme suyuna erişemeyeceği, hijyen eksikliği nedeniyle yılda 675 bin insanın hayatını kaybedeceği ifade ediyor.

“GELECEK PARLAK DEĞİL”

Su açısından gelecek parlak görünmüyor. Sürdürülebilir su politikası izlememiz, akılcı ve kalıcı çözümler üretmemiz şart. Tarımsal üretimi artıramazsak gıda güvencesini sağlayamayacağımız gibi, sanayinin hammadde ihtiyacını da karşılayamayız. Dünyada tarım alanlarının hemen hemen tamamını kullanıyoruz. Yeni bir kıta bulmamız da söz konusu değil.

Üretimi artırmanın tek yolu var o da verimliliği artırmak. Verim artışını sağlamak için kullanacağımız en önemli unsur da sudan başka bir şey değil. Tarımsal sulamayı yaygınlaştırmak, yüzde 60’a varan su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerini kurmak, su kayıplarını azaltmak, aşırı ve yanlış sulamanın topraklarımıza ve çevreye verdiği zararlı etkileri en aza indirmek zorundayız.”

“SU FAKİRİ OLMAYA DOĞRU GİDİYORUZ”

Bilinenin aksine, Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını, hızla su fakiri bir ülke olmaya doğru gittiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten daha az olan ülkeler su fakiri, 1000-2000 metreküp arasında kişi başına kullanılabilir suyu olan ülkeler su azlığı olan ülkeler, 8000-10000 metreküpten daha fazla kişi başına kullanılabilir suyu olan ülkeler ise su zengini olarak sınıflandırılıyor.

Ülkemizde kullanılabilir su miktarı, 95 milyar metreküpü yurtiçi akarsu, 3 milyar metreküpü komşu ülkelerden gelen akarsular, 14 milyar metreküpü ise yeraltı suyu potansiyeli olmak üzere 112 milyar metreküp düzeyinde bulunuyor. Halen 81 milyon olan ülke nüfusumuza göre kullanılabilir su miktarı 1382 metreküpe kadar inmiş durumda. Önümüzdeki 30-40 yıl içinde kişi başına kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpler düzeyine inecek. Su fakiri olmamıza çok az zaman kaldı. Suyun damlasını bile ziyan edemeyiz. Herkes bunun bilincinde olmalı ve bu bilinçle hareket etmelidir. Su israfının önüne geçmek için tüm vatandaşlarımız elini taşın altına koymalı ve su tasarrufuna yönelmelidir. Acil önlem almazsak, yer altı sularının seviyeleri düşmeye, göller küçülmeye, sulak alanlar yok olmaya devam edecek.”

“VAHŞİ SULAMAYA SON VERMELİYİZ”

Türkiye’de kullanılan suyun yüzde 74’ünün tarımda kullanıldığını, iklim şartları nedeniyle ülkenin büyük bölümünde sulamayla tarımda verimliliğin artırılabildiğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Tarımdaki potansiyelimizi tam olarak kullanmak için teknik ve ekonomik olarak sulanabilir bütün arazilerimizi sulamak ve en kısa zamanda yüzde 60’a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerine geçmek zorundayız. Vahşi sulamaya son vermemiz şart.

Ayrıca, ülkemizde tarım arazilerimizin iklim şartları, topoğrafik yapısı, toprak yapısı gibi hususlar göz önüne alınarak seçilecek bitki deseni için en uygun sulama yönteminin seçilmesi, projelendirilmesi ve uygun bir sulama programının uygulanması gerekmektedir. Tarımsal alt yapı hizmetleri başta olmak üzere özellikle sulama ve drenaj uygulamalarıyla, yani tarımda verimi artıracak tüm olanakların (sulama, güb¬releme, kaliteli tohum kullanma ve makineleşme) kulla¬nıldığı yöntem olan entansif tarımın teşvik edildiği, ayrıca kırsalda ekonomik, sosyal ve çevresel boyutta bütüncül bir yaklaşımla hareket etmeyi hedefleyen kırsal kalkınma projeleri biran önce tamamlanmalıdır.

Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir arazi olan 8,5 milyon hektarlık arazinin hala 2,15 milyon hektarını sulama altyapısı tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. 2,15 milyon hektar tarım arazisinin suya kavuşturulması, gıda talebinin karşılanması tarımda çalışan nüfusun işsizlik sorunlarının çözülmesi ve üreticilerimizin hayat standartlarının yükseltilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu açıdan, büyük sulama projeleri içeren GAP, KOP ve DAP gibi projelerinin de bir an önce bitirilmesi gerekir.”

Kullanılan suyun büyük bir çoğunluğu tarımsal sulamada kullanılmasına rağmen Devlet Su İşleri (DSİ) sulamalarında sulama oranı yüzde 62, sulama randımanı ise yüzde 42 seviyelerinde olduğuna dikkati çeken Bayraktar, bu oranların hızla artırılması gerektiğini vurguladı. Bayraktar, suyun değerini en çok çiftçilerin bildiğini belirterek, dünyada yaşayan her kişinin bu bilince ulaşması temennisiyle 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutladı.

(Mehmet DALAR)

Editör: TE Bilisim