Düzenlemenin, her ne kadar çalışanın tasarruf düzeyini yükseltmek üzere yapıldığı iddia edilse de, asıl olarak sosyal güvencenin özelleştirilerek çalışanın sırtına yıkılmasının hedeflendiğini ifade eden Özler Arın Bekar, yani düzenlemeyle birlikte çalışanın değil, sermayenin ihtiyaçlarının gözetildiğini belirtti.

Ekonomide yavaşlamanın belirginleşmesi ve sermayenin kaynak sıkıntısı çekmesi nedeniyle siyasi iktidarın yeni kaynak arayışlarına başladığını anlatan Bekar, bu doğrultuda Türkiye Varlık Fonu kurulurken, yine işçileri doğrudan ilgilendiren kıdem tazminatı fonunun kurulmasının da gündeme getirildiğini anlattı. Bekar, “100 milyar TL'nin üzerinde bir büyüklüğe ulaşan İşsizlik Fonu'nun amacı dışında kullanıldığı ve bu doğrultuda birçok adım atıldığı da bilinmektedir” dedi.

Hükümetin tüm bu yeni kaynak ve fon arayışlarında, zorunlu BES düzenlemesini yasalaştırarak önemli bir adım attığını dile getiren Bekar, çalışanların ücretlerinden yapılan kesintilerin zorunlu BES vasıtasıyla birikeceğini ve doğrudan hükümetin keyfi kullanımına aktarılacağını belirtti.

Bekar, “Bu uygulamanın bir diğer amacı ise sosyal güvenlik ve emeklilik sisteminin piyasalaştırılması ve özelleştirilmesidir. Devletin kamusal bir hak olarak sağladığı emeklilik sisteminin aşındırılması ve küçültülmesi, buna karşılık özel sigorta şirketlerinin desteklenerek finans sermayesinin teşvik edilmesi de amaçlanmaktadır.

Bu nedenlerle düzenleme, asıl olarak çalışanların çıkarını değil sermayenin ihtiyaçlarını gözetmektedir. Eğitim-İş olarak, kamusal bir hak olan emeklilik sisteminin gelecekte BES yoluyla özelleştirilmesinin karşısındayız” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim