20 Şubat’ın Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından, toplumsal yaşamda ve gelir dağılımda yaşanılan eşitsizliklerin insan onuruna yaraşır şekilde giderilmesine vurgu yapmak amacıyla “Dünya Sosyal Adalet Günü” olarak ilan edildiğini belirten Özdemir, açıklamasında şunları dile getirdi:

“Ülkemizde ise son dönemde artan kamu borcu, yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru gibi ekonomik verilerin işaret ettiği artan işsizlik ve yoksulluk ile birlikte kişi başına düşen milli gelir ciddi oranda düşmüş ve maalesef adı konmamış büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Her ne kadar bu krizin varlığı bir cep telefonu, bir internet paketi varlığı ile yok edilmek istense de tüm toplum bu durumu –her ayçiçeği yağı aldığında- bilmekte ve yaşamaktadır.

Uluslararası Demokrasi ve Seçim Destek Kurumu'nun (IDEA) “Demokrasinin Küresel Durumu 2020 yılı Raporu”nda Türkiye’nin, sosyal haklar ve eşitliğin sağlanması açısından maalesef dünya ortalamasının oldukça altında olduğu açıklanmıştır. Özellikle COVİD-19’un etkilerinin ölçüldüğü verilerde, sosyal haklar ve eşitlik bakımından ülkemiz endişe verici bir gerileme yaşamaktadır.

Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitime geçildiğini açıkladığında evinde bırakın bilgisayarı ve interneti, televizyonu dahi bulunmayan vatandaşlarımızın olduğunun ancak farkına varılabilmiştir. Okul çağındaki çoğu çocuğumuzun maddi imkân ve teknolojik altyapı-ekipman yoksunlukları nedeniyle eğitime ulaşamaması sosyal adalet ilkesinin yok sayılmasının açık bir kanıtıdır. Çorum'da iktidar ortağı partilerce bu çocuklar için tablet bağışı kampanyası yapılmış ve bu kampanyayı maddi ve manevi olarak desteklemiş idik.

Sosyal adaleti tesis etmeksizin toplumsal barışın ve refahın tesisini beklemek hayalden ibarettir. Adaletin ve denetimin olmadığı bir çalışma hayatında, iş sağlığı ve güvenliğinin ciddi yasal uygulamalarla güçlendirilmediği, yüzlerce işçinin aynı anda işten çıkartılabildiği, insan hayatının hiçe sayıldığı ve hiçe sayanların da karşılığını bulmadığı ve nihayet ekonomik ilerlemenin getirilerinin adaletli şekilde paylaşılmadığı bir düzende kimsenin huzurlu olması beklenemez.

Tüm bu sorunların çözümü, ILO ve AB standartlarına uygun şekilde sendikal mevzuatların yeniden düzenlenmesi, çalışanların haklarının güvence altına alındığı, engellilerin, gençlerin ve kadınların pozitif ayrımcılığa sahip olduğu, insan onuruna yaraşır bir çalışma hayatının ve adil paylaşımın temin edileceği, işin ehline verileceği bir düzenin yeniden meydana getirilmesi ile mümkündür.

DEVA Partisi Çorum teşkilatı olarak hedefimiz sosyal devlet ilkesiyle, rekabetçi ve özgürlükçü ekonomik yapıyı uyumlu şekilde bir araya getirmek ve sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırarak toplumun tüm kesimlerinin temel ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecekleri, tüm vatandaşlarımızın insan onuruna yaraşır bir hayat sürdüğü ve kimsenin hak ettiğinden fazlasını almadığı bir sosyo-ekonomik düzenin temellerini atmaktır.

Miting yapana, açılış yapana COVİD-19 yasaklarının olmadığı ama kıraathaneye, cafeye, lokantaya, esnafa COVİD-19 yasaklarının olduğu bir ülke değil herkese adil ve eşit bir Türkiye hayal ediyoruz.

DEVA Partisi Çorum teşkilatı olarak; Gazi Caddesi’nde de İnönü Caddesi’nde de boş durumda dükkânların olmadığı, tüm esnafın mutlu ve kazançlı olduğu, İşkur'un önünde iş arayanların değil; işçi arayan işverenlerin olduğu, organize sanayisinde işçi servislerinden trafiğin oluştuğu, Çorum hızlı tren istasyonunda her ilden her ülkeden insanın olduğu bir Çorum hayal ediyoruz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim