Sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımı Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı en büyük hatalardan birisi olduğunu anlatan Aydın, torpile, yandaşlığa, sübjektif değerlendirmelere dayalı olan, şeffaflıktan nasibini almamış mülakatla öğretmen alımının birçok öğretmenin hakkının yenmesine neden olduğunu vurguladı. Sendika olarak; öğretmen atamalarında güvenlik soruşturmasının dikkate alınması ancak atamaların tamamen KPSS puan üstünlüğüne göre gerçekleştirilmesi istediklerini anlatan Selim Aydın, “Bütün sözleşmeli öğretmenleri kadroya alınmasını istiyoruz. Hemen her gün öğretmene şiddet haberleriyle sarsılıyoruz. “Eti senin, kemiği benim” anlayışı çok eskide kaldı. Artık öğrenciler ve veliler öğretmenlere pervasızca saldırıyor, hakaret ediyor hatta öldürüyor. Eğitim çalışanlarımız can güvenliğinden yoksun şekilde okullara gidiyor. Okullar adeta Teksas’a döndü. Hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı, güvenliğin nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışıldığı okullarımıza öğrenciler kesici alet, hatta silah sokabiliyor. Bu noktada talebimiz; eğitim çalışanlarına şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasıdır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır” şeklinde ifadede bulundu. . Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda kariyer basamakları da yer almalıdır. Ancak kariyer basamakları belirlenirken; sınav değil, hizmet yılı esası göz önünde bulundurulmalıdır. 10 yılını dolduranlara uzman öğretmen, 20 yılını dolduranlara başöğretmen unvanı verilmelidir” dedi.

Zorunlu Hizmet Tazminatı uygulamasıyla hem o bölgelerde öğretmenlerin gönüllü olarak çalışmasının sağlanabileceğini hem de öğretmen açığının giderilebileceğini anlatan Aydın, “Bu öğretmenlerimiz, zor şartlarda görev yapmakla birlikte fedakârlıklarının karşılığını aldığını görürlerse, şevkle çalışırlar ve böylece öğretmenler o bölgelerde gönüllü olarak çalışırlar. Zorunlu Hizmet Bölgelerinde görev yapan öğretmenlerin şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili husus 2023 Eğitimde Vizyon Belgesi’nde yer almıştır ve söz niteliğindedir. Dolayısıyla bu sözün artık hayata geçirilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un açıkladığı 2020 yılından itibaren uygulanacak ortaöğretim sisteminin geçmişte uygulanan ve başarısız olarak uygulamadan kaldırılan Ders Geçme ve Kredi Sistemine benzediğini belirten Selim Aydın, “Yeni sistemin eğitimin paydaşları ile tartışılmadan kamuoyuna açıklanması yanlış olmuştur. Özellikle eğitim yöneticisi, öğretmen, veli ve öğrenci temsilcilerinin de görüşleri alınmalıydı. Yeni sistemde en büyük temennimiz; öğretmenlerin norm kadro fazlası olmamasıdır. Zira ders sayısının azaltılması ile birlikte öğretmenlerimiz norm kadro fazlası olup olmayacağına ilişkin endişe duymaktadır” dedi.

Aydın şunları dile getirdi:

“24 Haziran seçimleri öncesinde verileceği taahhüt edilen 3600 ek gösterge düzenlemesiyle ilgili söz verilmişti. Bu sözün üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Ancak hala bir adım atılmadı. Ek gösterge, Torba Kanun’da mutlaka yer almalıdır. Tabi sadece 4 meslek grubunun değil, tüm kamu çalışanlarının ek göstergeleri güncellenmelidir. Hatta Ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmet sınıfına da ek gösterge verilmelidir. Bu minvalde Türkiye Kamu-Sen bir kanun önergesini TBMM’ye ulaştırmış durumdadır. Beklentimiz bu tasarıya bütün partilerin sahip çıkmasıdır. Birçok kamu çalışanının emekli olmak için ek gösterge düzenlemesinin hayata geçirilmesini beklemektedir. Hükümet, TBMM tatile girmeden ek göstergeyi hayata geçirmelidir.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim