Siyasi aktörlerin gündelik hayatta farklı siyasi araçlarla, politik faaliyetlerini yürütürken zaman zaman sokak siyaseti içinde kendilerini bulabildiğini belirten Yalçın, günümüzde siyasetin gündelik inşasının sokakta şekillendiğine inananların bulunduğunu kaydetti.

12 Eylül darbesi sonrasında doğan kuşaklar için siyasi partiler, meclis, seçimler gibi siyasetin davranış kalıplarının soyut, afaki ve uzak birer politika alanı gibi görüldüğünü ifade eden Yalçın, “Çünkü 80 darbesiyle Apolitik bir gençlik yaratılmak istendi.

1960'lar 70'ler siyasetine damga vuran silahlı sokak hareketleri göze alınamayacak kadar tehlikeli ve sonuçsuz kalırken (ki ülkeye maliyeti çok yüksek oldu.) Siyaset kurumu 1990'lı yıllardan itibaren apolitik gençleri gündelik hayatımızda siyasetin merkezine çekmeye çalıştı, kısmen başarılı da oldu.

Bununla birlikte Susurluk Kazası sonucu açığa çıkan karanlık ilişkileri protesto etmek için yapılan "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" hareketi, merkezsiz, örgütsüz ve spontane olmasına rağmen kitleselleşebilmişti. Eylemcilerinin belli bir kimliğe ait olmaması, sokağı eyleme dâhil eden ve göstere göstere yapılan bir protesto olması birçok insanda "yalnız değilim" iyimserliği uyandırabilmişti.

Sokak gösterileriyle yapılan protesto eylemleri son yıllarda bütün dünyada yaygın. Türkiye’de de bu küresel eğilime paralel olarak, özellikle muhalif siyaset tarafından zaman zaman kendini göstermektedir” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim