“Bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin yaşadığı ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözmek için yıllardır adım atmayanların, gerçek sorunlarımızı görmezden gelenlerin her yıl aynı cümlelerle tekrarladıkları bildik nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz” diyen Beyaz, her 24 Kasım’da öğretmenliğin kutsallığından, ‘onurlu bir meslek’ olduğundan söz edilmesinden vazgeçilmesini ve sorunlara kalıcı çözümler üretilmesini beklediklerini dile getirdi. 
Uluslararası anlamda “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü”nün tüm dünya öğretmenlerinin aynı anda kutladığı bir gün olmasına rağmen, Türkiye’de 12 Eylül darbesi sonrasında ilan edilen ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nün her yıl olduğu gibi, bu yıl da öğretmenlerin en temel ve acil sorunlarının gündeme gelmediği resmi törenler eşliğinde kutlandığını kaydeden Beyaz, “24 Kasım tarihinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni kabul ettiği gün olması açısından tarihsel bir gerçekliği ve önemi vardır. Ancak bu durum, ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Eylül darbecileri tarafından ilan edildiği gerçeğinin üzerini örtmemelidir. 24 Kasım tarihi, bu yönüyle 12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin oluşturmak istediği örgütsüz ve itaatkâr öğretmen profilinin idealleştirildiği simgesel bir gündür” dedi. 
1 ABD dolarının ortalama 1.81 TL olduğu 2012 yılında, 1.769 TL aylık alan 9. derece 1. kademedeki bir öğretmenin maaşıyla 977 ABD doları alabiliyorken, bugün aynı derece ve kademede 4 bin 960 TL alan bir öğretmenin maaşının 394 ABD doları (1 $=12,60 TL) seviyesine indiğini söyleyen Beyaz, “Dolar kurunun sürekli artması yaşanan erime sürecinin artarak devam edeceğini göstermektedir. Benzer bir şekilde 2012 yılında 9/1 derecedeki bir öğretmen, maaşı ile 10 çeyrek altın, 2013 ve 2014’te 14 çeyrek altın alabiliyorken, şu anda aynı derecedeki öğretmen aldığı maaşla ancak 4 çeyrek altın alabilmektedir” dedi. 
“HÜKÜMETİN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENLERİYİZ”
Beyaz, açıklamasının devamında şunları dile getirdi:
“Bizler, öğretmenlerin ‘hükümet memuru’ yapılmasını, öğretmen ve yönetici atamalarının siyasi torpillerin gölgesinde yapılmasını değil; nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle, çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Şu çok iyi bilinmelidir ki, dünyanın her yerinde eğitim emekçileri siyasi iktidarlara değil; halka ve öğrencilerine karşı sorumludur. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yaparken, aksi yöndeki tüm politika, uygulama ve dayatmalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmeni olmak için mücadele ediyoruz. 
Sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; tamamen hukuksuz siyasi kararlarla ihraç edilen, sürgün ve soruşturmalara maruz kalan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan milyonlarca çocuk ve gencimizin taleplerinin takipçisi olmayı sürdüreceğiz. 
Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın, eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, haklarımız ve geleceğimiz için bütün eğitim ve bilim emekçilerini birlikte mücadeleye davet ediyoruz.” (Haber Merkezi) 
 

Editör: TE Bilisim