Ziyarette konuşan Abdullah Gökgöz, Siyonist işgalci terör devletinin bu topraklardan def olana kadar kirli pis yüzlerini tüm insanlığa göstermenin oyunlarının borcu olduğunu ifade etti.

Siyonizmin güçten anladığını ve her alanda güçlü olunması gerektiğini söyleyen Gökgöz, sosyal medyayı boş bırakmayarak dünya mazlumlarının feryatlarını duyurmaya çalışmak için İSOMDER faaliyetlerini aşk azim ve kararlılıkla sürdürdüklerini ifade etti.

Dr Mustafa Tolga Çırak ise konuşmasında, Filistin meselesi denince aklımıza ilk gelenin Filistin halkına yapılan zulüm olduğunu, toplum olarak halkın dilinde ‘Filistinliler topraklarını sattılar o yüzden bu haldeler’ diye bir algı bulunduğunu ve bunun yanlış olduğunu belirtti. Bundan 20 -30 yıl önce bir takım satışların olduğunu fakat şuan canları pahasına onurlu ve haklı mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Çırak, İsrail’in bazı yerlerin satılması için insanları zorladığını dile getirdi.

Siyonist İsrail Devleti’nin kutsal beldelerin Müslümanlar özellikle Türkler'in ziyaret etmelerinden dolayı çok rahatsızlık duyduğunu bu nedenle kasıtlı olarak olay çıkararak korkutmaya çalıştıklarını belirten Dr Mustafa Tolga Çırak, kendisiyle birlikte 21-25 Mart tarihleri arasında Kudüs ziyaretinde 3 kişinin daha henüz hava alanına iner inmez gözaltına alınarak sorgu altına alındıklarını belirli bir süre tuttuktan sonra serbest bıraktıklarını ve sürekli pasaport kontrolü sürekli sıkıntı vermeye çalıştıklarını ifade etti.

Çırak, “Siyonist İsrail'e millet olarak yaptığımız tek şey var oda protesto ve hakaret buda bize yarar sağlamıyor peki ne yapmamız gerekiyor öncelikle fert olarak önce mazlum Filistin halkına ekonomik olarak destek olacağız durumu iyi olan insanlar hem kendilerini hem de yanlarında bir kaç kişiyi daha bu topraklara götürüp buradaki Müslüman kardeşlerimizle kucaklaştıracak. Onlar biz Türk halkını çok seviyor hem sözleri hem de iş yerlerine astıkları Türk bayrakları bunun bir ifadesidir.

Devlet olarak yapılacak çok şeyler var bunun için arge çalışmaları yapılmalı, İsrail'in yapmış olduğu zulümlerin sürekli kamuoyunda ve her platformda dile getirilmelidir. Her alanda devletimiz güçlü olmalıdır ekonomik, askeri, iç ve dış politikada, sanayide, tarımda güçlü olmak zorundayız. Bunlar ancak güçten anlar yoksa söylemden bir şey anlamıyorlar.

İsrail Terör Devletinin İslam kültürüne verilen zararları saymakla bitiremeyiz ama beni üzen bir konuda tarihi yerlerin özellikle türbelerin restorasyonu konusunda Türkiye'nin tamirat ve bakımı için gerekli yazışmaları yapmalarına karşılık müsaade etmemeleridir.

Öğretim görevlisi olmamız hasebiyle bizim üzerimize düşen öğrencilerin öğretim görevlilerinin oralara gidip araştırma yapmaları konferans, sempozyum kongre ve benzeri çalıştayları oralarda yapmalıyız oranın manevi havasını tadarak hem ilmi hem de İslami alanda kardeşlerimize moral desteği vermeliyiz.

Kudüs'ü o mazlum coğrafyayı ve halkını anlatma bitiremeyiz bunun için gündemi sürekli sıcak tutmalıyız gerek basında ve gerekse sosyal medya sürekli çalışmalar yapmalıyız” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim