“Nerde o eski Ramazanlar?” diye kalıplaşmış bir cümle vardır ya… Ramazan’ın önemli bir figürü durumundaki simitçiler de işte bu yıl; iftar ve sahur arasındaki sürenin kısa olması, aşırı sıcaklar ve tabii ki ülkenin içinde bulunduğu genel siyasî ve ekonomik karamsarlıktan ötürü eski yıllardaki kadar satış yapamamaktan yakınıyorlar.
Öte yandan okul harçlığını çıkarmak, hayâl ettiği akülü motosiklete kavuşmak ya da sırf “keyif olsun” diye simit satan çocukların hikâyeleri de oldukça etkileyici… Evet, belki eski Ramazanlar’ın tadı, havası yok ama bugünün çocuklarının da gelecek zamanlarda “Nerde o eski Ramazanlar?” diye anlatacakları öyküleri var şimdiden…

BİRİ “KEYFİ” İÇİN, DİĞERİ İSE “HEDEFİ” İÇİN SİMİT SATIYOR
Kunduzhan Caddesi, 23 numaradaki yani Paşa Hamamı’nın biraz aşağısındaki Yıldız Simit Cafe’den simit almak için sıra bekleyen satıcı çocuklarla konuşmadan olmaz…
Önce Muhammed Mandacı ile tanışıyoruz. Mehmet Akif Ortaokulu öğrencisi olan 13 yaşındaki Muhammed, bu yıl 7’yi bitirip 8. sınıfa geçmiş…
Birkaç yıldır simit satarak harçlığını çıkarıyor.
“Ben bu işi zevk için yapıyorum ağabey. Bisikletime atlayıp geze geze simit satmak bana müthiş keyif veriyor. Üstelik harçlığımı da çıkarmış oluyorum.” diye anlatıyor.
18 yaşındaki Hasan Can Akdaş ise 6 yıldan bu yana simit sattığını belirterek hikâyesini şöyle aktarıyor:
“Ben bu işe önce bisikletle başladım. 6 senedir her Ramazan ayında bu fırından simit alırım. Günlük 50 ile 100 adet arasında simit satarak para biriktirdim. Çünkü benim bir hedefim vardı. Simitten kazandığım parayla dördüncü yılımda kendime elektrikli bisiklet aldım. Şimdiki hedefim ise akülü motosiklet sahibi olmak… Bu hedefimi gerçekleştirmek için de benim için en kolay yol, simit satmak…”


Editör: TE Bilisim