Türkiye'nin doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında kurulan Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), 25'inci yaşını kutluyor. Doğa-kültür-insan arasındaki yaşamsal uyumun savunucusu olan ÇEKÜL, 150 yerleşimdeki temsilcileri ve onların etrafında örgütlenen yüzlerce gönüllüsünün gücüyle, 25 yılda sayısız projeyi Türkiye'nin geleceğine armağan etti.
Yerelde örgütlenmenin gücüne inanan ve yerelin kendi kaynaklarını kullanarak koruma hareketinin hızlanmasını sağlayan ÇEKÜL, 2000 yılında Tarihi Kentler Birliğinin kurulmasına ve yerel yönetimlerin koruma konusunda bilinçlenmesine öncülük etti. Kent Atölyeleri ile yerel ustaların yetişmesini ve yerel malzemenin kullanılmasını sağladı. Tarihi Kentler Birliğinin yoğun katkılarıyla yürütülen “Her Kente Bir Kent Müzesi” hareketiyle kentlilik bilincini destekleyecek müzelerin, Türkiye’nin pek çok kentinde açılmasına destek verdi.
ÇEKÜL "koruma-değerlendirme-yaşatma" amacıyla hazırladığı projelerini hayata geçirmek ve sonuç almak için "kamu-yerel-sivil-özel” kesimlerin birlikteliğini öncelikli stratejisi olarak belirledi. Çalıştığı bütün kentlerde saptanan hedefleri, Tarihi Kentler Birliği ve Kentsel Strateji ile birlikte yerelde de uygulanır hale getirdi.

“HER KENTİN FARKLI BİR RUHU VAR”
Kendisini doğal ve kültür değerlerinin korunmasına adayan ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Vakfın hedefleri ve çalışmaları ile ilgili şu bilgileri verdi: "Çalışmalarımızı; doğa, kültür, eğitim, örgütlenme ve tanıtımı içeren 5 ana başlık altında yürütüyoruz. Küçük büyük demeden Anadolu’nun neredeyse tüm yerleşim birimlerinde çalışıyoruz. Kültür öncelikli bir toplum olabilmek için hep yeni hedefler belirliyoruz. ÇEKÜL’ün 25. yılını, Tarihi Kentler Birliğinin 15. yılını, bu işe başladığımız Safranbolu’nun 40. yılını, Bursa’nın 30. yılını ve Kentsel Stratejinin 10. yılını ve Türkiye’de bir ilk olan YAPEX Koruma Fuarı ile geliştirdiğimiz işbirliğinin 5. yılını kutluyoruz. Bunlar Türkiye’deki koruma tarihinin eşik noktalarıdır. Her yeni eşik noktasında bir öncekiyle hesaplaşarak 25 yılı geride bıraktık. 25. yılımızda ise öncelikli gündemimiz, Büyükşehir Yasasından sonra mahalle olan köylerimizin, kırsal yaşam değerlerimizin sürekliliği ve korunması. Her kentin ruhu bulunduğu coğrafyaya göre değişir, şekillenir. Zaman çok değerli bir varlığımızdır. Yerelin dinamiklerini yine orada yaşayanlar bilir. Coğrafyayı, kültürleri tanımadan alınan kararlar bizleri yanlışa götürür. Türkiye’nin bu yanlışları düzeltmekle geçirecek zamanı yoktur. Yapılan yanlışları düzeltmek ise yıllar alır. Geçtiğimiz günlerde TKB Buluşması için Çanakkale'ye gittik ve barışı konuştuk. Ülkede barış, insanlar arasında barış, kültürler arasında barış olduğu zaman ancak kültür oluşur. Savaş halinde kültürler yok olur ve savaşlar toplumları geri götürür. Kültür barışın ön koşuludur. Kültürel mirasın korunmasındaki öncelikli değer de barıştır."



Editör: TE Bilisim