Platform üyeleri önceki akşam Bahabey Caddesi’ndeki eski TOBDER binası önünde toplanarak Pirbaba Parkı’na kadar “Barış Zinciri” oluşturdular.
Burada Platform adına bir basın açıklaması yapan Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı ve KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Öztürk, Hitler ordularının Polonya’yı işgaliyle başlayan ve 52 milyon insanın yaşamına mâl olan II. Dünya Savaşı üzerinden tam 77 yıl geçtiğini anımsattı.
Günümüzde hâlâ silahların susmadığını ve bütün insanlığın ağır bedeller ödemeye devam ettiğini vurgulayan Mehmet Öztürk, “Özgürlüğe, eşitliğe, demokrasiye dair temel kazanımlar her gün biraz daha gasp ediliyor, geriliyor. Sömürü ve kâr hırsı, hegemonik güçler arasındaki paylaşım ve iktidar mücadeleleri, savaşları süreğen hale getiriyor. Suriye ve Irak başta IŞİD ve El Nusra olmak üzere daha birçok paramiliter vahşet güçleri eliyle kan gölüne çevriliyor, bölgenin doğal kaynakları emperyalizme peşkeş çekiliyor. Kayıtsız, şartsız ve ‘ama’sız, içeride ve dışarıda herkesi barışa çağırıyoruz.” diye konuştu.
AKP Hükûmeti’nin politikasını da eleştiren Mehmet Öztürk, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“AKP döneminde iktidar ortağı haline getirilen, iktidarlar tarafından korunan, örgütlenme alanları açılan ve silahlandırılan Cemaat, adını ironik şekilde ‘Yurtta sulh’ olarak koydukları darbe girişimiyle ezilenlere ve emekçilere karşı 15 Temmuz’da savaş açıyor. Darbe girişimi Cemaatin elinde patlasa da, siyasi iktidar bu kez başka cemaatlere devletin kapılarını açarak yeni tehlikelere zemin hazırlıyor.
Kan ve gözyaşından beslenme, katliam ve felaketlerden dahi iktidarını güçlendirme konusunda ‘uzmanlaşan’ AKP iktidarı, darbe girişimini temel hak ve özgürlükleri askıya almak için fırsata çevirmede gecikmiyor.
Çalışma yaşamında 12 Eylül darbesinin bile cesaret edemediği hukuksuzlukların, emek karşıtı yasaların, fiili uygulamaların ardı arkası kesilmiyor. İktidar dışında kimsenin iş ve can güvencesinin olmadığı karanlık bir dönemden geçiyoruz.
Ülkemiz adı konmamış savaş halinden Cerablus işgaliyle de resmen bir savaş haline sokuluyor. OHAL ile savaşın içte yaratacağı tepki ve muhalefetin önü alınıyor, cephe gerisi dikta uygulamaları ile ‘sağlama alınmaya’ çalışılıyor.
Kan ve gözyaşı dışında bir sonuç yaratmayan, yaratamayacak ırkçı, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyaset terkedilmelidir.
Savaşta ve barışta ölenler/öldürülenler olarak, iktidardan ve sermayeden barış, özgürlük, eşitlik beklenmeyeceğinin farkındayız. Çünkü bizler öldürülüyoruz, sürgün ediliyoruz, işkenceden geçiriliyoruz, tecavüze uğruyoruz. Çünkü bizler savaşlarda bedel ödeyenleriz.
Ülkedeki siyasi gelişmeler barış için daha fazla mücadele etmemiz gerektiğine işaret ediyor. Bu karanlık ve savaş halinden halklarımızı ve emekçileri kurtaracak olan emek, barış ve demokrasi mücadelesidir.
Eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülke ve dünyayı kendi ellerimizle kurana kadar mücadele etmeye ve mücadeleyi her gün biraz daha büyütmeye devam edeceğiz.” (Recep SERBES)
Editör: TE Bilisim