İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Özgür Kılıç, Türkiye tarihinin en büyük ve sonuçları itibarıyla en acı depremlerinden biri olan Gölcük merkezli 17 Ağustos 199 Doğu Marmara Depremi’nin üzerinden 18 yıl geçtiğini anımsatarak, “Deprem bir doğa olayıdır. Bu konuda neredeyse özdeyiş hâline gelen ‘Deprem değil uygunsuz konut öldürür’ tanımlaması doğru ancak eksik bir tanımlamadır. Çünkü konut, yer seçiminden plânlamaya, projelendirmeden programlamaya, inşadan denetlemeye uzanan ve bir bütünlük taşıması gereken yapı üretim sürecinin bir ürünüdür. Bu nedenle süreç bir bütün olarak ele alınmalı ve öldürenin deprem değil bilim ve tekniği yok sayan, günübirlik çıkar odaklı ve ranta dayalı ‘bozuk yapı üretim süreci’ olduğu gerçeği görülmelidir.” dedi.

Oda’nın Davutoğlu İş Merkezi’ndeki ofisinde dün bir basın toplantısı düzenleyen Özgür Kılıç, 17 Ağustos Depremi’nin yıldönümü nedeniyle bir kez daha deprem gerçeğini halka ve özellikle karar verici ilgililere hatırlatmak istediklerini belirterek, “Ancak biliyoruz ki, topraklarımızın büyük bir kısmının deprem tehlikesi altında bulunduğu kısa bir süre sonra unutulacak, unutturulacak. Deprem toplanma bölgeleri imara, üzerinde yapı bile bulunmayan alanlar ‘afet riski’ altında alan olarak ilan edilerek yapılaşmaya açılmaya devam edilecek. Oysa Çanakkale, Manisa, Adıyaman, İzmir ve Muğla illerimiz yakın zamanda deprem gerçeğini yaşayarak gördü. Evet, deprem ülkemizin bir gerçeğidir. yüzde 66’sı birinci ve ikinci derece olmak üzere ülke topraklarımızın yüzde 92’si, ülke nüfusumuzun yüzde 70’i, büyük sanayi tesislerimizin yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır.” diye konuştu.

“7 VE ÜZERİ BİR DEPREMİN

OLMA İHTİMALİ YÜZDE 63”

Özgür Kılıç, Türkiye’de 1900’lü yılların başından günümüze kadar otuza yakın büyük ölçekli deprem meydana geldiğini ve resmî kayıtlara göre 100 binden fazla insanın hayatını kaybettiği bu depremlerin ağır sonuçlar doğurduğunu hatırlatarak, dünyanın en tehlikeli fay hatlarından biri olarak kabul edilen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üreteceği 7 ve üzeri depremlere ülkenin hazır olması uyarısında bulundu.

İMO İl Temsilcisi Özgür Kılıç şu görüşleri dile getirdi:

“Kuzey Anadolu fay hattının ürettiği tarihsel depremlere baktığımızda, yaklaşık 250 yıllık dönemlere denk gelen ve büyüklüğü 7 ve üzeri büyüklükte olan depremlerin olduğu görülmektedir. Bu fayın üreteceği 7 ve üzeri bir depremin olma olasılığını bilim insanları yüzde 63 olarak öngörmektedirler.

Ülkemiz toprakları büyük ölçüde deprem tehlikesi altında bulunuyor. Neredeyse her gün ülkemizin bir yerinde bir deprem yaşıyoruz. Buna karşın plânların gereklilikleri yerine getirilmiyor. Yapı üretim süreci ülke ve halkın ihtiyaçları gözetilerek değil, konut inşasını ekonominin anahtarı olarak gören bir anlayışla, rant yaratmaya yönelik olarak işliyor.

Bilim ve tekniğin yok sayıldığı bir ortamda ticari kaygı, teknik kaygının önüne geçiyor. Bilgi ve beceriye dayalı yöneticilerin yerini şirket ve cemaat ilişkileri alıyor. Üniversiteler, meslek odaları sürecin dışına itiliyor.

Bilimin, tekniğin ve insan yaşamının dikkate alındığı bir kentleşme ve yapılaşma yerine, kişi ve grupların çıkarlarına dayalı bir yapılaşma anlayışı kentlerimizi yaşanmaz bir hâle getiriyor. Ormanlar, ağaçlar, yeşil alanlar, su havzaları, park ve bahçeler yok edilerek kentlerde boş alan bırakılmıyor. Güvenli yapı ve yaşanabilir bir çevrenin yaratılması ülkenin karar vericilerinin öncelikleri arasında yer almıyor.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak bilim ve tekniğe bağlılığın ülkemizin ve halkımızın aydınlık geleceğinin biricik yolu olduğuna inanıyor ve bu inançla depremin bir afet değil doğa olayı olduğunu, onu afet yapanın rant yaratma politikaları ve buna bağlı olarak işletilen bozuk yapı üretim süreci olduğunu kamuoyu ile paylaşıyoruz.”(Recep SERBES)

Editör: TE Bilisim