Çorum Kent Konseyi tarafından düzenlenen "Ortadoğu'da Son Gelişmeler" konulu konferansa AK Parti Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Belediye Başkan Yardımcısı ve Kent Konseyi Başkanı Turhan Candan, İhlas Holding Temsilcisi Ahmet Aşık, İHA Çorum Bölge Müdürü Bülent Özkaleli, Türkiye Gazetesi İl Temsilcisi Şerif Bilgin ve davetliler katıldı.
Konferansta konuşmacı olarak yer alan Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dr. İsmail Kapan, Ortadoğu'nun dünü, bugünü ve geleceğine dair değerlendirmelerde bulundu. Kapan, ayrıca Suriye'de yaşanan gelişmeler, Türkiye-Rusya arasındaki uçak krizi ve Türkiye'nin dış politikasını değerlendirdi.
Türkiye'nin Osmanlı Devleti'nin bakiyesi olduğunu dile getiren Kapan, Türkiye'nin bu bölgedeki rolünün başka güçler tarafından rahatlıkla okunduğunu ve Türkiye güçlendiğinde neler yaptığını gördüklerini dile getirdi.
Bu yüzden Türkiye'yi yavaşlatmak, kontrol altında tutmak için önüne sürekli sorunlar getirildiğine dikkat çeken Kapan, "1978'de terör örgütü resmen kuruldu. Ama 1974 esas kuruluş tarihi, faaliyet tarihidir. Bazı iktisatçıların açıklamalarına baktığımızda o günden bugüne kadar terörün Türkiye'ye verdiği ekonomik zararın boyutu 1 trilyon dolar. 50 bine yakın insanımızı kaybettik. O ayrı bir şey, onun bedeli olmaz. Ama 1 trilyon dolar ekonomiye girseydi heralde biz bugün İtalya seviyesine yakın bir yerde olurduk. Zar zor 9-10 bin dolara milli gelire ulaştık. Orada çakılıp kaldık. GAP projesinin 1976 yılında temeli atıldığında muamman bedeli 40 milyar dolardı. Türkiye o gün 40 milyar doları bulamadığı için barajlar gecikti. Ama 40 milyar dolar bulamayan Türkiye bugüne kadar teröre mecburen 150 milyar dolar keş para harcadı. Şimdi bu nasıl böyle oldu? Bunun çok soruları var. Karşılığında çok sayıda cevabı da vardı. Devletin hataları var. Yanlışları var. Öngörüsüzlüğü var. Ama birileri de bu meseleyi pişirerek koydu.Türkiye farklı bir noktaya geldi. Türkiye güçlendikçe meseleleri çözme kabiliyeti artıyor. İçeride siyasi istikrarı yakalayınca daha muktedir oldu. 2005 yılına kadar bu mesele üzerinde sivil iktidarın inisiyatifi yoktu. Bu mesele asker cenahı tarafından yürütülüyordu. Asayiş olarak bakılıyordu. Güvenlik tedbirleri ile bakılıyordu. Terör meselesi var ama bir de Kürt meselesi var. Bunun siyasi ekonomik, sosyolojik boyutları var. Yeni yeni gündeme gelmeye çalışıyor. Türkiye'nin bu meseleyi kendi başına çözmesini kesinlikle istemiyorlar. Rahatsız oluyorlar. O çözüm süreci şöyle veya böyle en azından şehit cenazelerinin gelmediği bir süreçti. Türkiye kendi inisiyatifiyle bu süreci yürütmeye çalıştı. Amerika bundan rahatsız oldu. bunu açıkça söyledi. Amerika gibi başka güçlerde var. Biz buna teslim mi olacağız? Hayır. Türkiye direnecek. Bedel ödeyecek. Ödüyor da. Ama sonunda Türkiye muktedir bir devlet olarak bu meseleyi çözecektir" dedi.



"TÜRKİYE'NİN HÜKÜMET SİSTEMİNİN ISLAH EDİLMEYE İHTİYAÇ VAR"
Başkanlık sisteminin Ortadoğu'daki dengeleri nasıl etkileyeceği yönündeki bir soruyu da değerlendiren Kapan, "Başkanlık sistemi bir hükümet istemi. Rejimler demokratik ve demokratik olmayan rejimler diye ayrılır. Ama hükümet sistemlerinde kendi içerisinde de ayrılır. Demokratik olmayan sistemler nedir) Otoriter ve totaliter rejimler. İşte kominisit Sovyetler Birliği bir totoliter rejimdi. Dünyada parlamenter sistemle, başkanlık sistemiyle veya yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler var. Gelişmiş demokrasilere baktığımızda en fazla parlamenter sistem olduğunu görüyoruz. Sonrasında başkanlık sistemi var. Ama başkanlık sistemlerinin başarılı olduğu ülke sayısı az. Bunun başında Amerika geliyor. Bir de yarı başkanlık olarak uzun mücadeleden sonra Fransa geliyor. Şimdi Türkiye'nin hükümet sisteminin ıslah edilmeye ihtiyaç var. Bunu ne kadar zamanda yapacağız bilemiyorum. Fakat bütün mesele bu yönetim değil. Parlamenter sistemi de ıslah ederek başarı sağlanabilir. Bugün Türkiye'nin istikrar problemi yok. Bir hakim parti var. 2019 yılına kadar da istikrar problemi gözükmüyor. Yani başkanlık sistemi savunabiliriz müdafaa edebiliriz ama sırf başkanlık sistemini getirdik diye Türkiye kendiliğinden güçlendirmez. Bunu ayrı değerlendirmek lazım" diye konuştu.

"ARTIK SURİYE'DE SONA DOĞRU YAKLAŞILIYOR"
Suriye'de devam eden ateşkes sürecinin sonrasına ilişkin öngörüleri de sorulan Kapan, "Bu ateşkes tam manasıyla sağlanmış bir ateşkes değil. O günden beri sayısız defa ilan edildi. Şimdi orada 3 tane fiilen etkili devlet var. Bunlar Amerika, İran ve Rusya. Amerika'nın bugüne kadar ki Suriye politikası maalesef çok kaypaktı. Türkiye bir müddet için Amerika'ya güvendiğinden dolayı kendi politikasında sıkıntıya girdi. Obama Amerikan tarihinin en sivil başkanlarından birisi. Sırf barışçı görünmek için kendi halkına verdiği sözü tutmuş olabilmek için Suriye'de Amerika meydanı Rusya'ya açtı. Rusya'da başka taraflarda sıkışmıştı. Bu sıkışıklığı gidermek için Batı'yı pazarlığa mecbur etmek için hemen Suriye'ye gelerek yerleşti. Rusya büyük devlet. Nükleer silah bakımından ABD'den daha güçlü diyebiliriz. Burada sonucu maalesef Rusya-Amerika anlaşması belirleyecek. Onların belirli davranış biçimlerine zorlamak imkanı var. Bunu yapmaya çalışıyorlar. Avrupa birliğinin itirazları var. Türkiye'nin itirazları var. Artık Suriye'de sona doğru yaklaşılıyor. Sonu ne olacak bilemiyoruz ama ama sona doğru yaklaşılıyor" ifadelerini kaydetti.
Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, konferansta bir katılımcının "İslam ülkelerinin bir araya geldiği fotoğraf var. Bu fotoğraf karesi AB'nin aile fotoğrafına benzer çağrışım yaptı. Bununla ilgili görüşleriniz nedir?" yönündeki soruya ise, "1945'te kurulan Arap Birliği Teşkilatı herhangi bir yaraya merhem olamadı. İslam İşbirliği Teşkilatı 1969'da Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırı sonrası düzenlenen konferansta temeli atılan uzun müddet İslam Konferansı Örgütü olarak anılan 2011 yılında da İslam İşbirliği Teşkilatı adını alarak yeni bir hüviyete kavuştu. Maddi ve manevi imkanlarına rağmen bu imkanları birleştirip bunları bir sonuca dönüştürme noktasında başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Türkiye'nin misafirliğinde ilk kez bu kadar geniş katılımlı bir toplantı oldu. Suriye'nin üyeliği askıya alınmıştı. Onun dışında 57 ülkenin 56'sı katıldı. Bu çok önemli fakat kararlar kağıt üzerinde kalmamalı. 2 yıllık dönem için Türkiye başkanlık görevini yürütecek. İnşallah Türkiye'nin diplomatik çabalarıyla, gayretleriyle, telkinleriyle daha iyi bir atmosfer doğabilir. Takdir edersiniz ki bir kuruluşun beklenen konumda enerjik olması için sürükleyici güce ihtiyacı var. NATO'nun misal lokomotif gücü kimdir? Amerika'dır. Yeri geldiğinde baskı yapıyor. İstediği zaman yaptırım uygulayabiliyor. Sayın Erdoğan'ın çok önemli mesajları var. Çok önemli gayretleri var. Ve bunların hepsi samimi. Dünya 5'ten büyütür lafı ilerde bunun yankıları daha büyük olacak. Ekonomik olarak Türkiye Amerika kadar olmasa da büyük bir zenginliğe sahip olsa bu katkıyı yapsa İslam teşkilatının yetkileri daha farklı olur. İran 'Arapların temsilcisi benim' diyor. Suudi Arabistan 'benim' diyor. Türkiye bölgesel güçtür. Küresel güç olma iddiası var. Türkiye'nin güçlenmesi lazım. Türkiye'ye 25 bin dolar milli gelir refahını yakalasın, Avrupalıların 50 bin dolar milli gelirle yaptıklarını biz 25 bin dolarla yaparız. Bunun için 2023 hedeflerinin tutturulması lazım. Üzerine bir şeyler konulması lazım" diye cevap verdi.



"RUSYA TÜRKİYE'YE MUHTAÇ"
İslam ordusu tartışmaları ve Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizini de değerlendiren Kapan, "Yapılan tatbikat için çeşitli tabirler yapılıyor. Bir ordudan bahsetmek için bir çok unsurdan bahsetmek lazım. Avrupa Birliği ekonomik entergrasyonu sağladı. Siyasi entegrasyonu sağlamış bir yapı. Ancak bir ordu kuramıyor. Kolordu dahi kuramıyor. Bu kolay bir şey değil. İran'ın savunma bütçesi 6 milyar dolar ancak ordusu var. İslam ordusu diye kestirip atmak bu kadar kolay değil. Kulağa hoş geliyor. İslam İşbirliği Teşkilatı Afrika birliği teşkilatının barış gücü kuvveti kadar bir güç oluştursun kendi meselelerine müdahil olsun. Rusya bugün agresif bir politika izliyor. Bunu çok fazla sürdüreceğini düşünmüyorum. Rusya'nın ekonomisi kötü durumda. Başka handikapları da var. En büyük handikabı nüfusu hızla azalıyor. Ortalama ömür düştü. Doğurganlık sıfıra düştü. Dindar bir gençlik yetiştirmek için çalışıyorlar. Uzun vadeli bir program. Rusya Türkiye'ye muhtaç. Türkiye'yi uzun müddet kendisinden uzak tutamaz. Uçak konusunda o tepkiyi vermek zorundaydı. Sovyetlerden sonra ilk kez tarihinde uçağı düşürüldü" şeklinde açıklamalarda bulundu.
"Türkiye'nin Ortadoğu politikalarında kazanan mı yoksa kaybeden tarafta mı?" yönündeki soruyu da değerlendiren Kapan, dış politikaya günlük olarak bakılmamasını istedi.
Dış politikanın iç politikaya benzemediğine dikkat çeken Kapan, "Sonuçları orta ve uzun vadede de ortaya çıkar. İleriye dönük bakmamız lazım.1998 yılında hacda bir Suriyeli avukatla, vatandaşla karşılaştım. Bana orada dedi ki; 'Suriye halkı hala ümitle bekliyor. Birgün Türkler gelecek ve bizi kurtaracak' Duygulanmamak mümkün değil. Suriye halkının bize bakışı bu. Kıt imkanlara rağmen 3 milyon insanı misafir ediyor. Suriye halkı bizi unutmamıştı. Bundan sonra hiç unutmayacak. Biz bir şeyler kazanmak için bu insanlara kucak açmıyoruz. Önce insan olarak. Başkaları ne yapıyor işine yarayacak olanlar gelsin başkaları gelmesin. Başkaları bu insanların kıymetli eşyalarına el koydu. Her şey yolunda gitmedi. Türkiye süper güç değil. Küresel güç değil. Şahsiyetli politika izleyen bölgesel bir güç. Başkaları bunu hissediyor. Avrupa'nın mülteciler konusunda Türkiye'ye yaklaşımı değişiyor. Yarın için Türkiye kazanan tarafta olacak" diye konuştu.

"GÜNÜ KURTARMAK İÇİN DEĞİL GELECEK NESİLERİ DÜŞÜNEREK ÇALIŞIYORUZ"
AK Parti Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu da, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dr. İsmail Kapan'ın hac ziyareti sırasında Suriyeli avukat ile yaptığı konuşmanın çok anlamlı olduğunu belirterek, "Bu aynı zamanda bizim kendimizi tanımamız, bizden neler beklediğini görmemiz açısından önemli bir örnekti. Sendikacı olduğum dönemde İsrail'e gittiğimde orada bir hanımefendi tarihçi olduğunu belirterek 'İbrani tarihi boyunca en huzurlu dönemimizi Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşadık' dedi. Suriye'ye yaptığımız ziyarette de Golana gitmiştik. Golanda Cuma namazı kıldık. Oranın şeyhinin benimle görüşmek istediğini belirttiler. Görüşmemiz de dedi ki, 'Bütün Araplar minnet borçlu Osmanlıya. Sanmayın sizler Türkler değilsiniz. Osmanlı bu topraklardan gittikten sonra biz huzur yüzü görmedik.' Suriyeli avukatın İsmail beye söylediği söz bütün Suriye'yi Ortadoğu'yu kapsamaktadır. Çünkü herkese adaletli şekilde muamele ediyor olmamız, barışa, sevgiye, kardeşliğe, dostluğa yatkın oluşumuz bütün toplumlara umut oldu. Şimdi öyle bir sorumlulukla hareket ediyoruz. O şekilde hareket etmek durumundayız. Bizim yaptığımız çalışmaların hiçbirisi günü kurtarmak için değil, gelecek nesillere bırakacağımız emanetlerin sorumluluğu ile hareket ediyoruz. Gelecekte yapılan çalışmaların hepsinin semeresini göreceğiz. Geleceğe yatırım yapıyoruz. bütün ülkeler 100 yıl sonrasını planlıyor. Biz de gelecek kurgulaması yaparak onların önünü açmak adına önemli çalışmalar yapıyoruz. farklı görevlerdeyiz ama aynı duygularla hareket ediyoruz. Bu fani şahsiyetler değil baki şahsiyetler davası bu dava ebediyen devam edecek" diye konuştu.
Kent Konseyi Başkanı Turhan Candan ise, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın en önemli zaaflardan birisi olduğunu belirterek, "Bilginin sürekli aktığı medyanın merkezinde ve bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla ortaya koyduğu yorumlarla millete ışık tutan İsmail ağabeyi burada görmekten mutluyuz. Katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Editör: TE Bilisim