Sami Çam, Türkiye’yi “Suriyelileştirmek”, Ankara’yı ise “Bağdatlaştırmak” isteyen güçler olduğunu belirterek, “Ortadoğu’nun karanlık dehlizlerinde ülkemizin dirliğini hedef alan bu güçler bilmelidir ki bu alçak plânlar Türk Milleti’nin sinesine çarparak hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaktır.” dedi.
Türk Büro-Sen Şube Başkanı Çam dün Sendika binasında bir basın toplantısı düzenledi. Sendika’nın bazı il temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantıda Sami Çam, “Bizler Türk Milleti’nin birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğuna ve iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle bu cennet vatanımızın ebediyen yaşaması için herkesin elini taşın altına koyup kardeşlik hukukunun tesis edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Terör acımasız yüzünü bir kez daha sivil ve masum insanları katlederek göstermiştir. Terörün her türlüsünün lanetlenmesi ve kınanması bu topraklarda yaşayan insanlarımızın asli görevidir.” diye konuştu.
23 Temmuz 2015 tarihinden bu yana yaşanan terör saldırılarında yaklaşık 500 kayıp yaşandığını, oysa 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bile 498 şehit verildiğini anımsatan Sami Çam, Hükûmet’in terörle daha etkin bir mücadele sergileyebilmesi için ülkede acilen olağanüstü hâl ve sıkıyönetim ilân edilmesi gerektiğini vurguladı.
Sami Çam açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:
“Bizim kiminle, nasıl mücadele ettiğimizi iktidar sahipleri ve yetkilileri iyi tahlil etmek zorundadır. Güvenlik zafiyeti maalesef ülkemizde hat safhadadır. Terörle mücadele konusunda devletimiz gereken istihbaratı ve güvenlik politikalarını uygulamamaktadır. Terör örgütlerinin finansal destekçilerine yardım ve yataklık yapanlara, silah tedarikçilerine işlem yapılmaması bizi endişelendirmektedir. Terörle mücadelede sadece eline silah almış terör örgütü mensuplarıyla silahlı çatışmalar bir mücadele tarzı değildir. Bataklığın kökünü kurutabilmek için tüm destekçilerinin de ifşa edilip gerekli en ağır cezalara çarptırılması gerekmektedir. Bunun için ilk olarak terör örgütünün üst düzey yöneticileri nerde yaşıyorsa, bir an önce yok edilmelidir. Ki Türk Devleti bunu 1980’li yıllarda Asala terör örgütüyle mücadelesinde başarıyla uygulamıştır. İkinci olarak denetimi, kimliği, kişiliği ve hangi istihbarat örgütleriyle bağlantısı olduğu tespit edilemeyen ne kadar yabancı uyruklu insan var ise acilen Türk toprakları dışına çıkartılıp, kendi ülkelerinde tampon bölgelere yerleştirilerek bakımı orada sağlanmalıdır. Ve son olarak artan terör olaylarının daha kötü felaketlere mahal vermemesi için sokağa çıkma yasaklarından ziyade ülkemizde acilen olağanüstü hâl ve sıkıyönetim ilan edilmelidir.”

“ÇOCUKLARA TECAVÜZ SUÇUNA İDAM GETİRİLSİN”
Türk Büro-Sen Şube Başkanı Sami Çam dünkü basın toplantısında Karaman’da çocuklara yönelik yaşanan cinsel istismar olayına da değinerek, “Ülkemizde edebin, hayânın, törenin, imanın, ahlâkın ve bütün kutsal değerlerimizin içinin boşaltıldığı, insanların bilinçaltına atılmış hayvanî duygularının su yüzüne çıktığı bir dönem yaşıyoruz. Bizler çocuklarımızın geleceğinden endişe ediyoruz. Toplumumuz ahlâkî bir buhran yaşamaktadır. Bu buhrana sebep olanlar maalesef kendilerine çeşitli sivil toplum örgütlerinde ve vakıflarda yer bulabilmektedirler. Bizler ülkemizin geleceği için her türlü sapkınlığa düşmüş insanların bir an önce toplumdan ayrıştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu vesileyle bizler ülkemizde cinsel istismar ve terör suçlarının idam cezası getirilerek bu suçları işleyenlerin aleni şekilde, toplumun gözü önünde idam edilmelerini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
(Recep SERBES)
Editör: TE Bilisim