Çorum Barosu’nun kuruluş yıldönümü nedeniyle Anitta Otel’de düzenlenen resepsiyonda bir selamlama konuşması yapan Altan Akpınar, 13 Ocak 1952 tarihinde kurulan baronun 65. kuruluş yıldönümünü savunmanın savunulmasının zorunlu hale geldiği bir ortamda kutluyoruz diyemediklerini söyledi.

Türkiye’nin hukuk devleti ve demokrasi mücadelesinde zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Akpınar, bu konuda avukat ve barolara önemli görevler düştüğünü dile getirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Her gün aldığımız şehit haberleri, güne bir yenisini duymayalım diyerek başlamamıza neden olan terör olayları, devlet içinde yuvalanan hain terör örgütü tarafından yapılan başarısız darbe girişimi ve sonrasında yaşadığımız olaylar yüzünden ülkemiz büyük bir umutsuzluk ve karamsarlık içerisinde.

Ancak her zaman söylerdik, söylemeye devam edeceğiz ve buradan üstüne basa basa tekrar ediyorum; terörden medet umanlar, dökülen kandan beslenenler, birliğimize ve bütünlüğümüze kasteden hainler asla emellerine ulaşamayacaklar, asla başarılı olamayacaklar. Türk milleti büyük badireleri başarıyla atlatmıştır. Bu badirelerin de altından kalkacaktır.

Bugün bir araya gelerek buradan tüm düşmanlarımıza birlik ve beraberlik mesajımızı bir kez daha veriyoruz. Terörle yaşamaya alışmayacağız, alıştırmayacaksınız.

“OHAL DEVAM EDERKEN, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ NE KADAR DOĞRU?”

Ayrıca bu günlerde en önemli gündem konusu TBMM de görüşülmesi devam eden Anayasa değişikliğidir. OHAL devam ederken Anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi ve yapılması istenen değişiklikler ne kadar doğru bu konuyu sözlerin takdirine bırakıyorum.

Benim şahsi görüşüm OHAL koşullarında ülkenin geleceğini direk ilgilendiren ve bir sistem değişikliğine neden olacak olan böyle bir değişikliğin tartışmaya dahi açılmamasıdır. Evet bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç olabilir ama bu değişiklik olağan düzene geçildikten sonra ve toplumsal uzlaşma sağlanarak yapılmalıdır.

TEK YOL ATATÜRK İLKELERİNE SIKI SIKIYA SARILMAKTA

İşte bu nedenle; hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu, savunmanın kısıtlanmadığı, olağan hale geri dönüldüğü günleri özlüyor ve bekliyoruz. Umudumuzu kaybetmiyoruz.

Bu günlere geri dönebilmenin tek yolu da Atatürk ilkelerine, Cumhuriyetin değerlerine, laikliğe, hukuka ve demokrasiye sıkı sıkıya sahip çıkmaktan geçmektedir.

Defalarca söylediğim gibi ülkemiz hukuk devleti ve demokrasi mücadelesinde zor bir dönemden geçiyor. Bu noktada biz avukatlara ve barolara önemli görevler düşüyor.

Evet; barolar meslek örgütüdür, ancak belge veren, mühür basan, kimliksiz ve kişiliksiz şubeler değildir. Demokrasi ve insan hakları mücadelesinin öncüsü yüzyıllar boyunca daima barolar ve avukatlar olmuştur. Biz Çorum Barosu olarak bu mücadelede her zaman var olduk olmaya da devam edeceğiz.

13 Ocak 1952 tarihinde kurulan baromuzun 65. kuruluş yıldönümünü idrak ediyoruz. “Savunmanın savunulması”nın zorunlu hale geldiği bir ortamda “kutluyoruz” diyemiyorum. “İdrak ediyoruz” diyorum.

Çok güç ve zor şartlar altında baromuzun kuruluşunu gerçekleştiren kurucu başkan ve üyeleri, aramızdan ayrılan ve ebediyete intikal eden tüm meslektaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. Hukuk ve adalet için baromuzda hizmet vermiş olan tüm avukatlarımızı da saygı ile selamlıyorum.”

(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim