KESK’e bağlı sendikaların şube başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Şube Başkanı Mehmet Öztürk, “15 Temmuz darbe girişimini iktidarına karşı en küçük bir itirazı dahi susturmanın aracına dönüştüren AKP iktidarının saldırılarına her gün bir yenisi ekleniyor. Son olarak Salı akşamı yayımlanan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile onlarca kamu kurumundan toplam 4 bin 464 kamu personeli daha ‘memuriyetten çıkarılmış’ yani ihraç edilmiştir” dedi.

Söz konusu KHK ile siyasal iktidarın darbe ve darbecilerle hesaplaşma gibi bir derdinin bulunmadığının görüldüğünü kaydeden Öztürk, “Çünkü OHAL’i kendine ilan ettiğini iddia eden iktidar tam tersine OHAL’i kalıcı hale getirecek tek adam sultasını tesis etmek için elinden geleni ardına koymamaktadır” ifadelerini kullandı.

“ÜNİVERSİTELERDE DERS VERECEK AKADEMİSYEN KALMADI”

Siyasal iktidarın son KHK ile yıllardır eğitimin ticarileştirilmesine, çağ dışı hale getirilmesine direnen, laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim emekçilerinden, ülkede akan kanın durması için Barış Bildirisine imza atan yüzlerce akademisyenden intikam alırcasına hareket etmeyi sürdürdüğünü belirten Öztürk, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“AKP, ömrü darbelere karşı mücadele ile geçen Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nu dahi KHK ile ihraç edecek kadar gözünü karartmıştır. Bilimin, sanatın ve sanatın yeniden üretiminde temel işleve sahip olan üniversitelerde aydın, demokrat, halkçı akademisyenlerin ihracı ile boşaltılan kadroların kimlerle doldurulacağı ise aşikârdır.

Türkiye’nin “ilk iletişim ekolü” Ankara Üniversitesi’nin çok sayıda hocası ve müzisyen orkestra şefi Prof. İbrahim Yazıcı’nın da aralarında bulunduğu akademisyenlerin, sendikamız Eğitim Sen’e bağlı öğretmenlerin bir gecede kurumlarından tasfiye edilmesinin nedenlerinin açıklanmasını bekliyoruz. Hukuksal hiçbir dayanağı olmayan FETÖ ve benzere terör örgütlerine karşı amansız şekilde mücadele eden akademisyenlerin, bilim insanlarının ihracı evrensel üniversite kavramına, etik ve bilimsel değerlere aykırıdır. YÖK ve Hükümet yetkililerinin evrensel hukuk çerçevesinde hareket etmeye çağırıyoruz.

Öte yandan söz konusu KHK ile iktidarın en önemli hedeflerinin başında konfederasyonumuz KESK olduğu bir kez daha ispatlamıştır. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ihraç edilen personelin ve Yükseköğretim kurumlarından ihraç edilen akademisyenlerin önemli bir bölümü bağlı sendikamız Eğitim Sen üyesidir. İhraç edilenler arasında Eğitim Sen Genel Sekreteri Mesut Fırat başta olmak üzere, çeşitli şubelerimizden yönetici ve üyelerimizin bulunması örgütlü mücadelemize tasfiye girişiminin tüm hızı ile sürdüğünü gözler önüne sermektedir.

“KESK’İN TARİHİ DARBELERLE MÜCADELE TARİHİDİR”

KESK olarak 78 milyon vatandaşın kamu hizmeti alma hakkı için, 3 milyon kamu emekçisinin hak ettiği insanca yaşam için mücadele ediyoruz. Bunun için en başından beri emek ve demokrasi karşıtlarının hedefinde olduk. Bugün de, 15 Temmuz sonrasında da KESK’i “darbe destekçisi” olarak itham edemeyeceklerini bilenler yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizi “suç” gibi göstermektedir. Bizler 12 Eylül’de de, 28 Şubat’ta da, 15 Temmuz’da da darbeye “hayır” dedik. FETÖ terör örgütü bahanesiyle bu ülkenin demokratik ve bilimsel eğitimi savunan öğretmenlerine, akademisyenlerine yönelik bu tasfiyeyi kabul etmiyoruz. Demokrasi ve insan haklarını ağızlarından düşürmeyenleri samimiyete çağırıyoruz.”

(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim