Gül, 5 Ekim’in Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO ve ILO tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edildiğini, Eğitim Sen’in de yıllardır 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü üyesi olduğu Eğitim Enternasyonali’ne üye ülkelerle eş zamanlı olarak kutladığını bildirdi.

Öğretmenlerin sadece okul içinde değil, toplum içinde de yerine getirdikleri görevin taşıdığı önemi, uluslararası düzeyde belgeleyen, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen kararın yıldönümü olması nedeniyle 5 Ekim tarihinin öğretmenlik mesleği açısından evrensel bir öneminin bulunduğunu kaydeden Gül, “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı, öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlarken, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşımaktadır. 145 paragraftan oluşan belge, öğretmenlik mesleğinde işe alınma, işe alınmada seçme ve formasyon, mesleğe hazırlık, değişik düzeydeki öğretmenlerin mesleki sorunları, iş güvencesi, öğretmenin hak ve sorumlulukları, disiplin işleri ve mesleksel bağımsızlık gibi konuları kapsamaktadır. Ayrıca ücret, çalışma süreleri ve koşulları, özel izinler, araştırma izinleri, tatil, eğitim-öğretim yardımcı personelleri, sınıf mevcutları, öğretmen değişimi, uzak bölgelerde ve kırsal kesimde çalışan öğretmenler ile ilgili özel düzenlemeler, aile yükümlülükleri olan öğretmenlerle ilgili düzenlemeler, sağlık, sosyal güvenlik ve emeklilik gibi konular da bu belge kapsamındadır” dedi.

“EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ İKTİDARIN HEDEFİNDE”

Mustafa Gül, konuyla ilgili yaptığı açıklamanın devamında şunları dile getirdi:

“Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenlerin önemli bir bölümü Dünya Öğretmenler Günü’nü darbe girişimi sonrası yaşanan hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşılamaktadır. Bugüne kadar OHAL KHK’leri ile 34 bin öğretmen kamu görevinden hukuksuz bir şekilde, kendilerine savunma hakkı bile tanınmadan siyasi ve idari tasarruflarla ihraç edilmiştir. İhraç edilen öğretmen sayısının asker ve polis sayısından fazla olması dikkat çekicidir.

12 Eylül darbesi sonrasındaki süreç dahil, geçmişte yaşanmış darbe dönemlerinde bu kadar yoğun ve kapsamlı öğretmen kıyımı yaşanmamıştır. 12 Eylül darbecileri 3700 öğretmeni ihraç ederken,15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen öğretmen sayıyı 33 bin 965’tir. 15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması halinde yaşanacak ne varsa, geçtiğimiz 15 ay içinde bire bir yaşanmış, kamuda ve eğitimde yaşanan ihraçlar, açığa alma uygulamaları ve sürgünler nedeniyle 1 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkı Hükümet-MEB işbirliği ile fiilen engellenmiştir.

Türkiye’de on binlerce eğitim emekçisi sadece sendikalı olduğu ve sendikalarının aldığı eylem kararlarına katılarak demokratik haklarını kullandığı için cezalandırılmak ve sindirilmek istenmiş, sendikal faaliyetleri yasa dışı bir şekilde suç kapsamına alınmaya çalışılmış ve MEB’in zorlaması ile 20 bine yakın Eğitim Sen üyesi cezai yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmıştır.”

“SORUNLARIMIZ GİDEREK ARTMAKTA”

“Türkiye’de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, en düşük maaş alan öğretmenler arasındadır.

yüzde 80’i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmış, üçte ikisi borçlanarak hayatını sürdürmek zorunda kalmıştır.

sık sık değişen eğitim politikaları nedeniyle siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın elinde adeta oyuncak haline getirilmiştir.

açıkları sorununa kalıcı çözümler üretilmeyerek 438 bin işsiz öğretmenin ataması yapılmamış, bugüne kadar 45 işsiz öğretmen resmen intihara sürüklenmiştir.

Eğitimde benimsenen esnek çalışma uygulamaları ile aynı işi yapan farklı statülerde öğretmen istihdamını gündeme gelmiş, kariyer basamakları ve performans değerlendirme uygulamaları eğitim emekçilerini birbirine rakip haline getirmiştir.

Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması nedeniyle öğretmenler öğrencilerden çeşitli adlar altında para toplamaya zorlanan birer “tahsildar” durumuna düşürülmüştür.

Öğretmenlerin büyük bölümünde angarya çalışma ve iş yükü artışına paralel olarak meslek hastalıklarında artış yaşanmakta, özellikle 4+4+4 sonrasında yeni sorumluluklar yüklenerek angarya çalışmaya zorlanmaktadır.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim