Çırağın en başta gelen görevleri; dükkân temizliği, ihtiyaçların temini ve imalatı tamamlanmış bakır malzemelerin yüzeyinin yıkanarak parlatılmasıydı. Yapılan işler teslim edilirken çırak mal sahibinden “şaardenlik” denen bahşiş isterdi. Bahşiş miktarı işin büyüklüğüne ve mal sahibinin cömertliğine göre değişirdi.

Çırağın zanaatı öğrenme sürecinde ilk yapacağı işler çorba ve yağ tavası gibi küçük objelerdi. İşinde başarılı çıraklar ahlaken de olumlu görülürse ustası tarafından kalfalığa aday gösterilirdi. Bakırcı esnafından oluşturulmuş bir komisyon, aday ya da adayların yapacağı işleri ve teslim zamanını belirlerdi. Ramazan ya da Kurban Bayramı öncesinde, birkaç gün önceden verilen işler yapılıp arife gününe hazır edilirdi. Kalfalık sınavında çoğunlukla küpeli kazan, bağ leğeni, çamaşır kazanı, banma, kuzu kazanı, soba kazanı gibi işler yaptırılırdı. Sınava girecek olan adaylar bir gün öncesinden ustaları ile birlikte hamama giderler, ertesi gün yeni kıyafetlerini giyerek arastada hazır bulunurlardı. Arastanın ortasında, uygun bir alanda ustaların ve misafirlerin oturması için hasır iskemleler hazırlanırdı. Merasim sonunda ikram edilecek şeker, lokum ve kolonya da hazır bulundurulurdu.

Kalfalık merasimi usta ve kalfa adaylarının ikindi namazından çıkmasından sonra başlardı. Bakırcılar Cemiyeti başkanı ya da yardımcısı ile komisyon üyesi ustalar yapılan işleri kontrol eder, başarısız gördükleri adaya bir sonraki bayrama hazırlanmalarını söylerlerdi. İşini beğendikleri adayları da tebrik eder, “darısı ustalığınıza” derlerdi. Cami hocası Kur-an’dan sureler, ayetler okur ve dua edilirdi. Ustaların ve hoca efendinin elleri öpülür, şeker, lokum ve kolonya ikram edilerek tören sona ererdi. Bütün bu yapılan etkinliğe “Kalfa duası” denirdi. Merasimden sonra yeni kalfa dükkânına gider, diğer kalfa adayları da onu kutlarlardı. Kalfa da “Allah size de nasip etsin” diyerek karşılık verirdi.

1970’li yıllarda bakırcı esnafı (H. Tuluk arşivi)

Kalfalar arasında zaman zaman, özellikle kazan ve leğen perdahlama işinde yarış yapılırdı. Bakır eşyanın, hem yüzeyinin güzel görünmesi hem de metalin sertleşip direnç kazanması için çekiçle dövüldüğü bu işlemde, yüzeyde çekicin bıraktığı dairevi izlerin homojenliği yarışın galibini belirlerdi.

1950’li yıllarda Çorum’da bakırcılık altın çağını yaşıyordu. Kazançlı ve itibarlı bir meslek olması nedeniyle, bakırcı damat adayları kız babaları tarafından daha çok tercih edilirlerdi. Bu dönemde bakırcılığın revaçta bir meslek olması “Analar çocuklarını bakırcı olması için doğuruyor” sözünün ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Elvan Sağlık, Çorum’da ilk bakırcı dükkânlarından birkaç tanesinin saat kulesi ile çöplük arasındaki ayakkabıcılar arastasında Gazi Özbakır, Osman Tuncer ve Rüstem Ekmekçi’ye ait olduğunu ve burada sadece satış yapıldığı bilgisini vermektedir. Çorum’daki büyük çarşı yangınından sonra, 1937 yılında bunlar da Sancaktar Camii karşısına taşınmışlardır.

Bakırcılık gürültülü bir meslek olduğu için arasta dışında, sokak aralarında kalaycılar dışında bakırcı dükkânı açılmasına izin verilmezdi. 1950’li yıllarda Sancaktar Camii karşısındaki zahireci, derici, çarıkçı, bakırcı ve kalaycı dükkânları 20–25 m² büyüklüğünde, çoğu tahta kepenkli ve tek kapılıydı. Menteşeli iki kapak yukarı katlanır, bir kapak da yere sarkardı. Alt kapak çoğu zaman alttan desteklenerek, üzerinde bakır ya da kalaylanmış objeler teşhir etmek için de kullanılırdı. Kepenkler yukarıda birleştirildikten sonra, demir çubuk ve asma kilitle kilitlenirdi.

1955–56 yılı, Çorum Bakırcılar Cemiyeti yönetim kurulu üyeleri (Soldan sağa, ayaktakiler: Lütfi Kadıoğlu, Fazlı Tuluk, Bahattin Keleş, İsmail Özbakır. Oturanlar: Recep Ergani, Hüseyin Kaynak) (H. Tuluk arşivi)

Bakırcı esnafının, 1950 yılında Bakırcılar Cemiyeti adı altında örgütlendiği görülmektedir. Üye defterinden, Cemiyet’in ilk üyelerinin sırasıyla; Recep Ergani, Hüseyin Kaynak, İsmail Özbakır, Fazlı Tuluk, Bahattin Keleş ve Lütfi Kadıoğlu olduğu anlaşılmaktadır (Resim 2). Emekli bakırcı ustalarından Sait Karyağdı’nın anlattıkları, cemiyetin işlevi ve üyelerine sağladığı imkânlar konusunda bilgiler içermektedir. Buna göre Cemiyet, kalfalık sınavı için komisyon belirleme ve bu komisyonda jüri ve noter işlevi görmesinin yanında, 1950’li yıllarda üyelerine kalfalığın tescili olarak tek sayfa ve fotoğraflı bir kimlik kartı da vermektedir. Karyağdı’nın, bu kimlik kartlarının Esnaf Kefalet Kooperatifi’nden kredi almak için bir belge niteliğinde olduğunu söylemesi, Cemiyet’in meşruiyeti ve işlevi konusunda yeterince fikir vermektedir. Üye defterine en son kaydın 1990 yılında yapılmış olması ise Çorum’da bakırcılık zanaatı ve esnafının günümüzdeki durumunu ortaya koyması bakımından dikkate değerdir.

Çorumlu bakırcıların son temsilcileri Hasan Tuluk’un organizasyonu ile 22 Mayıs 2019 günü Çorum Müze’sini ziyaret etmişler, bakırcılık zanaatının yakın geçmişini bir arada izleme olanağı bulmuşlardır.

Editör: TE Bilisim