“Yurda yerleşemeyip açıkta kalan binlerle sıralı yedek çıkan öğrenciler ve aileleri yok mu şimdi? İktidarın milletvekili yalanınız batsın diye açıklama yapmış. Sayın Cumhurbaşkanımızda gözünüze dursun demişti” ifadelerini kullanan Özsaçmacı, açıklamasında şunları dile getirdi:
“Kıymetli hemşerilerim yerleşemeyen kalacak yeri olmayan öğrencilerimizin varlığını ispat edebilmek için ayrılan vakitleri demeç vermek için ayrılan vakitleri öğrencilerimizin sorununu çözmeye ayırmayıp bu sorunu görmezlikten gelen iktidarı sizlere bir kez daha şikâyet ediyorum.
Bizim yaşadığımız Türkiye ile iktidarın yaşadığı yerler farklı olduğunu görmekteyiz. Ülkemizde öğrencilerimizin barınma sorunu vardır asgari ücretli bir velinin yükseköğretim okuyacak çocuğunu hangi yöntemleri kullanarak okutabileceğini iktidardan dinlemek istiyorum. 
Şunu da belirtmekte fayda var, iktidar temsilcileri Çorum’da sorun yok demektedirler evet yurt sorunu yok gibi görünmekte; peki Hitit Üniversitesi’ne kayıt yaptıran öğrenci kaç tane veya şöyle soralım öğrenci gelmediği için kapanan bölümleri ne zaman açıklamayı düşünüyorsunuz. Hülasası öğrenci olmayan okulda tabi ki yurt sorunu da olmaz.
Anlayabilirse iktidara birkaç cümle ile özetlemeye çalışayım.
Türkiye için öğrenci başına düşen harcamaların, kişi başına milli gelire oranı gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, yükseköğretim alanında Türkiye’de toplumun yüklendiği yükün önemli bir düzeyde olduğu görülmektedir. Türkiye’de eğitim yükünün, eğitimden yararlanandan çok vergi yükümlülerinin üzerinde olduğu söylenebilir. Öğrenci katkı payları ile öğrenci maliyetleri incelendiğinde bu durum çok açık biçimde görülmektedir. Devlet üniversitelerinde saptanan katkı payları, üst gelir guruplarına büyük rant sağlamaktadır. Nitekim ortaöğretimde özel okulların, yükseköğretimde de vakıf üniversitelerinin ücretleri, devlet okullarında üst gelir gurupları lehine yaratılan rantın ölçeği hakkında önemli bir göstergedir.
Beşeri sermayenin niteliğini belirleyen değişkenlerden en önemlisi eğitimdir. Eğitim, ülkelerin sahip oldukları beşeri sermayenin kalitesini yükselterek, iktisadi büyüme-kalkınma üzerinde güçlü katkılar sağlamaktadır. Türk eğitim sistemi, hem yükseköğretim öncesi eğitim düzeylerinde hem de yükseköğretim düzeyinde ciddi nicel ve nitel sorunlar taşımaktadır. Türkiye’nin kronikleşmiş eğitim sorunlarına akılcı çözümler üretilmeksizin, sürdürülebilir bir kalkınmayı gerçekleştirebilmesi mümkün gözükmemektedir.
Konunun özü olarak; unutulmamalıdır ki, demokrasilerde radikal kararların alınabilmesi iyi eğitilmiş seçmen kitlesinin varlığını gerektirir. Yeterince eğitilememiş seçmeler ise popülist politikalara geçit verirler ve topluma maliyet yüklediklerinin farkına varamazlar. Dolayısı ile bir milletin geleceğini oluşturmak demek olan eğitimin günlük politikalara ve popülizme kurban edilmemesi açık bir gerçektir.” (Haber Merkezi) 
 

Editör: TE Bilisim